08 Nisan 2020
HDK Yürütme Kurulu üyesi ve Polen Ekoloji aktivisti Cemil Aksu, ekoloji ve kapitalizm arasındaki ilişki üzerine bianet’in sorularını yanıtladı.
Evrim Kepenek‘in sunumuyla yapılan söyleşiyi yayınlıyoruz:
Hemen herkes felaket senaryoları içeren Amerikan filmlerinden en az birini izlemiştir. Filmi sonunda her nedense ABD bir şekilde tüm dünyayı felaketten kurtarır. Önce İklim Krizi, kuraklık ve anormal mevsim koşulları ardından COVID-19 pandemisi ile mücadele derken dünya bu kez filmlerin aksine tam bir çözümsüzlük sarmalına düşmüş durumda.
Peki, ekolojik krizlerin kaynağı ne? Hükümetlerin ekolojik tahribatlarının arkasında motivasyonlar neler?
Ekolojik krizin nedeni kapitalizm diyebilir miyiz?
Hem diyebiliriz hem de bir şerh düşeriz. Ekolojik kriz kapitalizmin kendisini aşan hatta kapitalizm kendisinin krize girmesine neden olan etkenleden biri. Doğadaki gelişmeleri sadece kapitalizmle açıklayamayız.
Ekolojik krizin geldği aşama itibarıyla kendini tetikeyen unsurları aştığını söyleyebiliriz. Bilim insanların yüzde 80’inin hemfikir olduğu bir konu insan türünün iki yüz yıllık geldiği süreç. İnsanların doğanın gelişimi üzerinde belrleyici bir noktaya geldiklerini ifade ediyorlar. Evet ekolojik kriz insan türünün iki yüz yıllık gelişimin bir ürünü.
Bu yaşananlar, doğanın takdiri ilahi takdir değil bu kapitalizmin bir sonucu. Ekolojik sorunun çözümü kapitalizmden kurtuluşumuzla bağlantılı diyebilirim.
Sağlık politikaları, gıda sorunları hepsi kapitalizmle bağlantılı mı?
Dünyada küresel olarak korona salgını ile baş etmeye çalışıyoruz. Bütün insanlar baş etmeye çalışıyor hükümetlerin bu pandemi ile baş etmeye çalıştığını söyleyemem. Ekolojik krizin sağıkta krizle direkt bağı var. Bunun birkaç yerden bağını kurabiliriz. Tüm dünyada neoliberal politikalarının yayıldığını biliyoruz. O dönem İngiltere Margaret Hilda Thatcher ” Toplum yok” demişti. Toplum yoksa toplum sağlığını kouyan politiklar da yok demektir.
Sağlığımız şirketlere mi emanet?
Toplum neoliberal politikalar ile artık kar edebilecek bir şirket piyasa alanına dönüştü. Bu aşamadan sonra toplumun düzenli sağlıklı beslenmesi sosyal sigorta sistemi gibi bir sürü sosyal politika aracı devre dışı bırakıldı. Dolayısıya bugün yaşanılan krizde şöyle düşünmemiz lazım, “Basit bir virüs neden bu kadar insanın canına mal oluyor neden hükumetler bu kadar zenginliğe rağmen önlem alamıyor?” Çünkü hükumetlerin elinde halk salığını korumaya yönelik bir öngörü bilgi dert yok. Aksine insanlar hasta olsun şirketler ilaç satsın.
Sağlıkta çöküş iddiası var. Nedeni neoliberal politikalar mı?
Evet. Son on yılda Wuhan dünya kenti olmuş aynı zamanda otomotiv sektörünün dünyadaki çok uluslu şirketlerin üretim merkezi. Çin’deki yaban ticaretinin yüzde 80’inin yapıldığı bir yer. Siz kendi çıkarlarınız için doğanın diğer yaşam türlerini burnunu sokarsanız o hayvanların alıp ticaretini yapmaya çalışırsanız ormansızlaştırma vs… Canlılara da bir şekilde siz de temas kurmuş oluyorsunuz..Sermaye yatırımları doğanın ve emeğin haklarının korunmadığı alanlarda yapılıyor. Doğanın tahrip edilmesinin direkt sonuçlarını yaşıyoruz.