Yazar: Sultan Gülsün

Kireç taşları, yarı mermerleşmiş ve mermer tabakalı yapıda oldukları gibi bazı tektonik hareketler, magma yükselmeleri veya tabakaların kırılmasıyla bulunur. Bahsi geçen tabakalı veya kırılmış içyapı, yağış sularının sızmasıyla kalsiyum karbonatı (CaCO3) eritir. Uzun yıllar süren erime sonucunda kireç taşları kayaların içinde su yolları ve mağaraların oluşmasıyla nihayetlenir. Çatlak/mağara sistemi yağış sularını kaynaklara, düdenlere, yeraltı sularına taşır. Taş ocağı işletmelerinde yapılan patlatmalar ise çatlak/mağara sistemini bozarak çökmelerle su yollarının değişmesine ve suyun derinlere geçmesine neden olur. Taş ocakları planlandıkları alanda habitatı yok edecek derecede olumsuz etkide bulunurlar. Habitatın parçalanması, biyolojik çeşitliliğe yönelik en büyük tehdit ve türlerin yok olmasının birincil nedenidir.…

Devamını Oku

Covid-19 pandemisiyle birlikte tek kullanımlık kişisel koruyucu hijyen ekipmanlarının kullanımı büyük bir artış gösterdi. Ancak, ekipmanların ortak özelliklerinden olan içeriğindeki plastik birçok sorunu da beraberinde getirdi. Bilindiği üzere plastiğin hammaddesi moleküler yapısındaki omurgasını karbonun oluşturduğu fosil yakıtlardır, ki gerek yıkıcı madenciliği gerekse de karbon salımıyla iklim krizi ve ekolojik çöküşün temel sebeplerindedir fosil yakıtlar. Pandemi sırasında, bazı ülkelerin temel atık yönetimi altyapılarının yetersizlilği ve sınırlı tıbbi atık tesisleri nedeniyle plastik atık yönetimi ciddi şekilde kesintiye uğradı; bazı ülkeler ise atıklarını gelişmekte olan veya gelişmemiş olarak tabir edilen yoksul ülkelere gönderdiler. Bu yüzden küresel bir sorun haline gelen plastik atık yönetimini…

Devamını Oku

Özet Doğadaki madenlerin bir kısmı toprak ve kayalarla kaynaşmış durumda bulunur. Bu yüzden altın cevherleri, “metalik altın ihtiva eden cevherler” ve “bileşikleri halinde altın ihtiva eden cevherler” olarak sınıflandırılır. Cevherler bu sınıflandırmaya göre farklı çıktıları olacak şekilde bir dizi işleme tabi tutulur. Nihayetinde sodyum siyanür altın ile reaksiyona sokularak kompleks bir bileşik meydana getirilir. Altın madenciliği, arama işlemlerinden çıkarılıp taşınmasına kadar toprak, hava, gürültü, yeraltı ve yüzeysel su kirlilikleri ve flora-fauna tahribatı ile atık yönetimi, yersiz-yurtsuzlaştırılma gibi hem çevresel hem toplumsal konularda olumsuz etkilere sebep olur. Her yıl Maden Kanunu’nda yapılan değişikliklerle birlikte madenler için ruhsatlandırılmış alanlar arttırılmaktadır. Türkiye’de 1990’lı…

Devamını Oku

Enerji Denge Tablosu Nedir? Enerji dengesi tablosu, enerji ürünleri ve enerji akışları arasındaki ilişkiyi gösteren bir matristir. Tüm enerji ürünlerinin arz ve talep akışının yanı sıra ulusal üretim, ithalat, ihracat, dönüşüm ve tüketim hakkında veri sağlar. Gümrük verileri sağlanamadığında da toplam enerji arzını tahmin, ikame ve korumada yaygın olarak kullanılmaktadır. Enerji Denge Tablosu, enerji ürünleri grubundaki enerji akışını 3 ana sektörde inceler. Üst sektör (birincil enerji arzı) ulusal enerji ithalat ve ihracatının yanı sıra, referans dönem boyunca mevcut olan enerji miktarı hakkında bilgi sağlamak için stok değişikliklerini temsil eder. Enerji çıkışı sağlayan akışlar, birincil ve ikincil enerji ürünleri ihracatı ve…

Devamını Oku

Hatırlanacağı üzere 2011 yılında Japonya’nın kuzeydoğu kıyıları 9 büyüklüğündeki depremle sarsılınca 15 metrelik bir dev dalgaların oluştuğu bir tsunami meydana gelmişti. Tokyo Elektrik Güç Şirketi (TEPCO) tarafından işletilen nükleer santralin elektrik şebekesi de bu tsunamiden zarar görmüş ve santralin jeneratörlerini su basmıştı. Santralde elektrik kesintisinin ardından çekirdek erimesi başlamış ve birkaç gün içinde tonlarca radyoaktif madde sızmıştı. Fukuşima nükleer reaktörünün soğutulmasında deniz suyu kullanıldı ve bu radyoaktif atık su depolara doldurularak bugüne kadar biriktirildi. 2020’nin Eylül ayına geldiğimizde 1044 tankta 1,23 milyon ton atık su biriktiği açıklandı.i TEPCO 2018’de filtrasyon sistemlerinin tüm tehlikeli maddeleri sudan arıtamadığını ve sahada depolama tankları…

Devamını Oku

İklim krizi, sınır ve gelişmişlik düzeyi gözetmeksizin dünyanın tamamını etkileyen gerçekten küresel bir sınamaya dönüştü. 2020 yılı sonrasındaki iklim rejiminin çerçevesini oluşturarak karbon emisyonu azaltım hedeflerinde devletler arasında kağıt üzerinde de olsa bir tür konsensüs sağlayan Paris Anlaşması, 2015 yılında Paris’te düzenlenen 21. Taraflar Konferansı’nda (COP-21) kabul edilmiş ve küresel sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan en az 55 tarafın onaylamasıyla 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmişti. Paris Anlaşması Tıkanıklığı Paris Anlaşması’nın en belirgin özelliği tüm ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış ve göreceli kabiliyetlerine göre sorumluluklar” üstlenmesi anlayışına dayanmasıydı; ancak bazı ülkeler anlaşmaya taraf olmazken, olan ülkeler de taahhütlerini belirlenen zaman dilimi…

Devamını Oku

Fotoğraf: Boğaziçi’nde Bilim 1 Giriş Endüstrileşmeyle birlikte kimyasallar, çevreyi çok ciddi boyutta kirlilikle karşı karşıya bırakmaya başlamıştır. Özellikle “geri kalmış” ve “gelişmekte olan” ülkelerde genellikle atık su arıtma sistemlerinin olmayışı suları, toprağı ve havayı kirletmiş ve kirletmeye de devam etmektedir. Ağır metallerin (antimon, arsenik, baryum, berilyum, bor, cıva) sindirim ve merkezi sinir sistemini çökertici etkisi bilinmektedir. Sularımızı kirleten bir diğer zehir kaynağı olan hormonların doğal sulardaki canlıların vücuduna girerek besin zinciriyle insanlara kadar ulaşabilme yollarından biri de ilaçlardır. Ağrı kesicilerdeki asetaminofen, antimikrobiyal sabunlardaki triklosan, sabah kahvesindeki kafein gibi birçok kimyasal madde ortaya çıkmaktadır. Hayvan besi yerlerinden ve hastanelerden yayılan antibiyotikler,…

Devamını Oku

Where did all the blue skies go? Poison is the wind that blows from the north and south and east Oil wasted on the oceans and upon our seas, fish full of mercury Radiation under ground and in the sky Animals and birds who live nearby are dying What about this overcrowded land? … Mavi gökyüzü nereye gitti? Zehir, kuzeyden, güneyden ve doğudan esen rüzgar Okyanuslarda ve denizlerimizde petrol, cıva dolu balıklar Yeraltında ve gökyüzünde radyasyon Yakınlarda yaşayan hayvanlar ve kuşlar ölüyor Bu aşırı kalabalık karaya ne dersiniz? Marvin Gaye Çoğu zaman anlamına telaffuzu kadar vakıf olamadığımız ekoloji kavramı, biyoloji…

Devamını Oku

Polen Ekoloji aktivisti Sultan Gülsün’ün “Yol Tozundaki Mikroplastik Miktarının Yağışa Bağlı Değişiminin Belirlenmesi” projesi kapsamında hazırladığı mikroplastikler üzerine kısa bir incelemeyi sizlerle paylaşıyoruz. Plastikler, petrol ve petrol yan ürünleri gibi fosillerden elde edilip karbon omurgasına sahip polimerlerden oluşur. Mikroplastikler ise mikroskobik boyuttaki, çapı 5 mm’den küçük olan plastik parçaları olarak tanımlanır. Ambalajlar, yapı malzemeleri, otomobil parçaları, elektronik aletlerin parçaları, ev eşyaları ve giysiler gibi pek çok kullanım alanı olan plastikler, çevreye salınan insan kaynaklı atık malzemelerin %54’ünü oluşturmaktadır. Çoğunlukla polietilen, polipropilen ve diğer polimerlerden üretilmektedirler. Mikroplastik partiküller; losyonlar, sabunlar, yüz ve vücut fırçaları ve diş macunu gibi çok sayıda kişisel…

Devamını Oku

İklim Değişikliği, Bizim Rolümüz ve Bir Çözüm Olarak Permakültür İnsanlar doğadan ayrı değildir; topraktan uzaklaştıkça küresel çapta ekosistemin dengesi tek yönlü hale gelir. Bu durum mikro menfaatlere üstün gelir. Çokuluslu şirketler, artık nüfus ve kaynakların eşitsiz dağılmasından dolayı iklim değişikliğine karşı önlem alınmasını güçleştirir. Unutulmamalıdır ki; doğa insanların  egemenlik  kurabileceği bir alan değildir. Sürdürülebilir tarım olmaksızın değişen iklim koşullarında sosyal ve doğal düzen mümkün değildir. Doğaya baktığımızda yapısal ve işlevsel ağ yapıları sayesinde gerçek anlamıyla sürdürülebilirliği sağlamış sistemlerin mevcut olduğunu görebiliriz. “Bizim de dünyaya geri vereceklerimiz olmalı.” – Permakültür Çalıştayı, 2009 Başta karbondioksit olmak üzere kükürt, azot oksitler ve metan…

Devamını Oku