Çeviren: Bircan Tamer
Kurşun, insan ömrü üzerinde en büyük olumsuz etkiye sahip olduğu düşünülen üç toksinden biridir ve kardiyovasküler problemler, üreme sorunları, düşük yapma, düşük doğum ağırlığı, baş ağrısı, nöbetler, işitme ve görme bozukluğu, sinir bozuklukları, kas ve eklem ağrısı, beyin hasarı ve azalmış IQ ile ilişkilidir.
Kısaca bir bakış:
- Kurşun, yaşamınız üzerinde en büyük olumsuz etkiye sahip olduğu düşünülen üç toksinden biridir. Kurşun, hücresel düzeyde kalsiyum ile rekabet ederek, kardiyovasküler ve nörolojik sistemleriniz de dahil olmak üzere çeşitli vücut sistemlerini bozabilir.
- 2018’de yayınlanan bir araştırma, yetişkinlerde kurşun seviyelerinin, özellikle kardiyovasküler komplikasyonlardan kaynaklandığında, daha yüksek ölüm riski ile daha kuvvetli bir ilişki gösterdiğini bulmuştur.
- Tüm ölümlerin yaklaşık 5’te 1’i (%18) ve tüm kardiyovasküler ölümlerin 4’te 1’inden fazlası (%28,7) kurşun toksisitesi ile ilişkilidir.
- Önceki araştırmalar, kurşuna maruz kalmanın birçok kuşağı kapsayan DNA değişikliklerine neden olabileceğini ileri sürmektedir.
- Kardiyovasküler problemlerin yanı sıra kurşuna maruz kalmak; hem erkeklerde hem de kadınlarda üreme problemleri riskinin artması, düşük yapma, erken doğum veya düşük doğum ağırlığı, baş ağrısı, nöbetler, işitme ve görme bozukluğu, yüksek tansiyon, sinir bozuklukları, kas ve eklem ağrısı, beyin hasarı, azalmış IQ ve öğrenme güçlüğü ile ilişkilendirilmiştir.
Kurşun, ömrünüz üzerinde en büyük olumsuz etkiye sahip olduğu gösterilen üç toksinden biridir.
Bunun nedenlerinden biri, kurşunun kimyasal olarak kalsiyuma benzemesidir. Kurşun, hücresel düzeyde kalsiyum ile rekabet ederek, kardiyovasküler ve nörolojik sistemleriniz de dahil olmak üzere çeşitli vücut sistemlerini bozabilir.
Kurşun, kalp hastalığı yönünden sigaradan daha büyük bir risk faktörüdür.
2018 yılında Lancet Halk Sağlığı‘nda yayınlanan ve çevresel kurşun maruziyetinin, tüm nedenlere bağlı ölüm oranına ve özellikle kardiyovasküler ve iskemik kalp hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranına katkısını ölçmeye çalışan araştırma, yetişkinlerdeki kurşun seviyelerinin, özellikle kardiyovasküler komplikasyonlardan kaynaklandığında daha yüksek ölüm riski ile daha kuvvetli bir ilişki gösterdiği sonucuna varmıştır.
Yazarlar tarafından bildirildiği üzere:
“Çalışmamıza 14.289 yetişkini dahil ettik. Kandaki kurşunun geometrik ortalama konsantrasyonu 2·71 μg/dL idi. 3.632 (%20) katılımcının kanında en az 5 μg/dL’lik bir kurşun konsantrasyonu vardı. 19·3 yıllık medyan takip sırasında 4.422 kişi yaşamını yitirdi. 1.801 (%38) kişi kardiyovasküler hastalıklardan ve 988 (%22) kişi iskemik kalp hastalığından öldü.”
“10. ile 90. yüzdelik dilimlerin arasını temsil eden kandaki kurşun konsantrasyonundaki değerin 1·0 μg/dL’den 6·7 μg/dL’ye yükselmesi, tüm nedenlere bağlı ölüm oranı (tehlike oranı 1·37), kardiyovasküler hastalık ölüm oranı (1·70) ve iskemik kalp hastalığı ölüm oranı (2·08) ile ilişkiliydi.”
“Tüm nedenlere bağlı ölümler için kandaki kurşun konsantrasyonunun popülasyona atfedilebilen oranı %18·0 idi, bu da yılda 412.000 ölüme eşdeğerdi).”
“Kandaki kurşun konsantrasyonunun popülasyona atfedilebilen oranı, kardiyovasküler hastalık ölüm oranı için %28·7 ve iskemik kalp hastalığı ölüm oranı için %37·4 idi; bu oranlar, kardiyovasküler hastalıktan yılda 256.000 ve iskemik kalp hastalığından yılda 185.000 kişinin ölümüne karşılık gelmektedir.”
Kurşunun birçok kuşağı kapsayan etkileri var
Tüm ölümlerin yaklaşık 5’te 1’i (%18) ve tüm kardiyovasküler ölümlerin 4’te 1’inden fazlası (%28.7) kurşun toksisitesi ile ilişkili olduğundan, doktorların hastaların kurşun seviyelerini kontrol etmeleri tabii ki mantıklı olacaktır. Ancak bu neredeyse hiç olmaz.
Bunun yerine, kalp hastalığı semptomları olan hastalara, altta yatan bu toksik nedene kesinlikle hiçbir çare olmayan bir statin verilir. Bu durum, kurşun maruziyetinin birçok kuşağı kapsayan etkileri olduğu düşünüldüğünde korkunç bir hatadır.
Bu, kurşunun maruziyetinin doğru bir şekilde değerlendirilmemesinin sadece hastanın hayatını değil, özellikle de bir kadın hastaysa, aynı zamanda çocuklarının ve torunlarının hayatını da riske attığı anlamına gelir. 2016 yılında The Allegheny Front tarafından bildirildiği gibi:
“Wayne State Üniversitesi’nden [bir araştırma], kurşun maruziyetininin DNA’da birkaç nesli etkileyebilecek değişikliklere neden olabileceğini öne sürüyor. ‘Bir anne kurşunlu su içtiğinde… fetüsü de bu suya maruz kalıyor, bu yüzden bebeğinin beyin gelişimi doğrudan etkilenecek,’ diyor çalışmanın ortak yazarı ve Wayne State Çevre Sağlığı Bilimleri Enstitüsü’nde Epigenomik Direktörü Doug Ruden.
“Çoğu insanın farkına varmadığı şey, kurşun maruziyetinin üreme hücrelerinde de belirdiği ve bu durumun kişinin torunları üzerinde ve hatta potansiyel olarak bunun ötesinde de etkileri olabileceğidir.’’
“Ruden yaptığı çalışmada, Detroit’teki 35 anne ve bebeklerinin kanlarındaki kurşun seviyelerini incelemiştir. Annelerin kanındaki yüksek kurşun seviyeleri ile DNA’daki değişiklikler arasında bir korelasyon gözlemlendi.’’
“Eğer anneler doğduklarında kanlarında yüksek kurşun seviyelerine sahipse, torunlarının DNA’larında değişiklikler bulunur” diyor. Ve DNA’daki baktığımız değişiklikler kalıcı değişiklikler değildi. Bunlar epigenetik mutasyonlar diye adlandırdığımız değişikliklerdir’’.
“Şu şekilde düşünmeniz gerekiyor: Eğer bir anne bir bebeğe hamileyse, o bebeğin çocuklarını da taşıyor… Çünkü bu bir matruşka gibi. Bir insanın yaşamı boyunca sahip olduğu tüm yumurtalar aslında fetüste, yani doğum öncesi dönemde gelişir ve erkek bebeklerdeki tüm öncü sperm hücreleri fetüste de bulunur” diyor.
Kurşun maruziyeti ile ilişkili sağlık riskleri
Kurşuna karşı bilinen güvenli bir maruz kalma durumu yoktur ve maruz kalma – kalp hastalığının yanı sıra – hem erkeklerde hem kadınlarda üreme problemleri riskinin artması, düşük yapma, erken doğum veya düşük doğum ağırlığı, baş ağrısı, nöbetler, işitme ve görme bozukluğu, yüksek tansiyon, sinir bozuklukları, kas ve eklem ağrısı, beyin hasarı, azalmış IQ ve öğrenme güçlüğü ile ilişkilendirilmiştir.
Kronik maruziyet veya kurşun zehirlenmesi belirtileri genellikle yıllar sonrasına kadar ortaya çıkmaz ancak kurşuna ani bir yüksek maruziyetin mental bozukluğu oldukça hızlı bir şekilde tetiklediği bilinmektedir.
Tüm bu nörolojik etkiler, beyninizde kurşunun bilgi iletmek için kalsiyum kullanan nöronları bozduğu gerçeğiyle açıklanabilir. Kurşunun varlığı, bazı nöronların daha fazla ateşlenmesine ve bazılarında da sinyallerin azalmasına neden olacaktır. Diğer araştırma, kurşunun aşağıda sıralanan işlevleri gösterdiğini belirtmiştir:
- Süperoksit ve hidrojen peroksit üretir, bu da nitrik oksit ile reaksiyona girer ve peroksinitritler üretir.
- Vasküler düz kas hücresi proliferasyonunu ve fenotipik transformasyonu uyarır.
- Vasküler düz kas kalsiyum sinyalini bozar.
- Vazoaktif antagonistlere vasküler yanıtı değiştirir.
- Plazminojen aktivatör inhibitörü-1 üretimini arttırır.
- Proteoglikan üretimini baskılar.
- Endotel yaralanmasına neden olur.
- Endotel onarımını engeller.
- Anjiyogenezi inhibe eder.
- İnflamasyonu uyarır.
Yolsuzluk çevresel kurşunun çoğalmasının önünü açtı
Kurşunlu benzin, on yıllar boyunca halkın kurşuna maruz kalmasında birincil kaynaktı. ABD, yakıtı daha verimli hale getirmek ve motor vuruşunu azaltmak için 1923’te kurşunlu gazı piyasaya sürmüştü.
Bu, kurşuna maruz kalmanın iyi bilinen tehlikelerine ve %10 alkolün aynı işlevi gördüğünün bulunmasına ve kurum emisyonunu ortadan kaldıran temiz yanmanın ek faydalarına, tüm bunlara rağmen yapıldı.
Kurşunun seçilmesinin tek nedeni, kurşunun katkı maddesi olan tetra-etil kurşunun üretilmesinin daha fazla kâr elde etmelerini sağlamasıydı.
Yukarıdaki videoda açıklandığı gibi, petrol endüstrisi benzine bir alkol yüzdesi ekleyerek, ne kadar alkol eklendiğine bağlı olarak petrol satışlarının %20’sini kaybetmekle karşı karşıyaydı.
Öte yandan, benzine kurşun ekleyerek, petrol endüstrisi bütünüyle kontrol edebileceği bir ürüne sahip oluyordu ve amaçları da buydu.
Otomobil ve kimya endüstrileri o zamanlarda da şimdi olduğu gibi aynı yöntemleri kullanıyorlardı: Hükümet yetkililerini manipüle etmek, ürünlerini savunmak, reklamını yapmak ve tam olarak ne tür bir zarara neden olduğunu bildikleri halde kamuoyuna zehirli bir üründen kâr elde etmek için şekil vermek gibi…
Manipüle edilmiş bilim, endüstri propagandası ve siyasi yolsuzluk, kurşunun 80 yıl boyunca benzinde bulunmasına izin verdi, ta ki Dr. Clair Patterson, sonunda kaldırılmasında başarılı olana kadar.
Patterson, çoğu insanın hiç duymadığı, 20. yüzyılın isimsiz bir halk sağlığı kahramanıdır. Öne çıkan video, kurşunlu gazın evriminin ve nihayetinde kaldırılmasının 30 dakikalık bir özetidir.
Patterson, ilk olarak 1965 yılında “Contaminated and Natural Lead Environments of Man” (İnsanın Kirlenmiş ve Doğal Kurşun Ortamları) adlı kitabının yayınlanmasıyla çevresel kurşunu ortadan kaldırmak için sağlık mücadelesine girişti. Petrol ve otomobil endüstrilerinin devasa lobi gücüne karşı savaştıktan sonra nihayetinde başarılı olması 11 yıl sürecekti.
O zaman, şimdi olduğu gibi, bu endüstriler güçlerini, ona ve araştırmasına karşı büyük bir itibarsızlaştırma kampanyası başlatmak için kullandılar. 1971 yılında, o zamanlar konuyla ilgili dünya uzmanı olmasına rağmen atmosferik kurşun kirliliği üzerine olan bir Ulusal Araştırma Konseyi (National Research Council-NRC) panelinden çıkarıldı.
Bu büyük itibarsızlaştırma çabalarına rağmen, nihayet 1986’da gerçekleşen benzinden kurşunun kaldırılmasını inatla sürdürdü. Patterson’un ısrarı sayesinde, Amerikalılar’ın kanlarındaki kurşun seviyeleri 1990’ların sonlarına doğru %80 oranında düştü.
Vücudunuzdan kurşun nasıl atılır?
Kurşunu ortadan kaldırmak, işlem sırasında daha fazla zarar vermemek için çok dikkatli bir şekilde yapılması gereken uzun ve zorlu bir süreç olabilir. 2016 yılında yayınlanan bilimsel bir derleme, edetat disodyum (EDTA) kullanan şelasyon tedavisinin faydalarını vurgulamıştır.
Bu makaleye göre EDTA şelasyonu, gelecekteki kardiyovasküler olaylar için riski etkili bir şekilde azaltmıştır. Bununla birlikte, ana akım sağlık hizmetleri hala EDTA şelasyon tedavisinin fark edilebilir bir faydası olmayan bir şarlatanlık biçimi olduğu düşüncesini sürdürmektedir.
Bununla birlikte, EDTA’nın gerçekten riskleri var çünkü sadece kurşunu değil, aynı zamanda önemli mineralleri de vücuttan çıkarır. (Bu, şelasyonun neden beslenme durumunuzu izleyebilecek ve uygun takviyeyi önerebilecek nitelikli bir doktorla yapılması gerektiğini gösterir.)
Çok daha güvenli ve daha kolay bulunabilen bir alternatif ise vücudunuzun etkili bir detoksifikasyona ihtiyaç duyduğunda glutatyon öncüsü olan N-asetil-sistein (NAC)’dir. 2008 yılında yapılan bir çalışmada, NAC’ın insan karaciğer kanseri hücrelerinde (HepG2 hücreleri) kurşun kaynaklı genotoksisiteye karşı koruduğu bulunmuştur. Bu makalede belirtildiği gibi:
“[NAC], aşağıdakileri içeren etkileyici bir koruyucu etki listesine sahiptir: antioksidan aktivite, biyolojik olarak etkili kanserojen dozunun azaltılması, anti-inflamatuar aktivite, immünolojik etkiler, malignite ve metastaza ilerlemenin durdurulması ve kemopreventif ve kemoterapötik ajanların yan etkilerinden korunma.”
“[Biz] antioksidan n-asetil-l-sisteinin oksidatif stresi ve genotoksisiteyi azalttığını ve böylece kurşun toksisitesine karşı hücresel koruma sağladığı hipotezini ortaya attık…’’
“NAC’ın laboratuvar (in vitro) ortamında eklenmesi, NAC ve kurşun nitrat ile birlikte işlem gören hücrelerde sırasıyla; kuyruk uzunluğunda, DNA bölünme yüzdesinde, kuyruk momentinde ve ayrıca kuyruk kolunda istatistiksel olarak anlamlı bir azalma (p < 0.05) göstermiştir.”
“Bu çalışmalardan elde edilen bulgular, NAC’ın kurşun nitratla muamele görmüş HepG2 hücrelerinde malondialdehit (MDA) üretimini ve genotoksisiteyi doza bağımlı bir şekilde inhibe ettiğini göstermiştir.”
NAC’ın COVID-19 tedavisinde de çeşitli faydalar sağladığı keşfedildikten kısa bir süre sonra, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug Administration -FDA), bir gıda takviyesi tanımına uymadığını iddia ederek, NAC üzerinde baskı uygulamaya başladı.
FDA’nın 57 yıldır satılan bu takviye üzerindeki temelsiz baskısının bir sonucu olarak, Amazon bu takviyeyi satmayı bıraktı. Neyse ki, hala birçok yerde mevcut.
Sauna banyosu, kurşun da dahil olmak üzere vücudunuzdan hemen hemen her toksini atmak için yararlı bir strateji olabilir. ABD’de bu, uzak veya yakın kızılötesi sauna anlamına geliyor.
Kişisel tercihim, daha önce tartıştığım gibi, uzak kızılötesi saunasının yapamayacağı fotobiyomodülasyona da yardımcı olacağı için yakın kızılötesi saunasıdır. Kişisel olarak haftada üç kez kullanıyorum. Her gün kullanmak iyi bir strateji değildir. İdeal olanı gün aşırı kullanımdır.
Kurşun maruziyetinin yaygın kaynakları
Tabii ki, kurşunu vücudunuzdan başarılı bir şekilde atmanın yolu, daha fazlasını koymayı bırakmanızdan da geçer. Bugün, benzin egzozu bir kurşun kaynağı değildir. Bunun yerine, birincil kaynaklar şunları içerir:
- İçme suyu.
- Sigara dumanı.
- Eski evlerde kurşunlu boya.
- Ucuz yapılmış ev eşyaları ve çocuk oyuncakları ve giysileri – Sadece bir örnek olarak, Disney karakter kıyafetleri, tekstil mürekkebindeki yüksek kurşun seviyeleri nedeniyle Kasım ayı sonlarında 80.000’den fazla giysi piyasadan geri çekildi.
Kurşun zehirlenmesini önleme stratejileri
Kendinizi ve ailenizi kurşun maruziyetine karşı korumak için aşağıdaki önerileri göz önünde bulundurun:
- Eviniz 1978’den önce inşa edilmişse, herhangi bir kurşunlu boya olup olmadığını belirlemek için kontrol ettirin – Kurşunlu boya çıkarma, toz oldukça toksik olduğundan, güvenliği sağlamak için sertifikalı bir profesyonel tarafından yapılmalıdır. Bu konuda daha fazla bilgi için, ABD Çevre Koruma Ajansı’nın (Environmental Protection Agency -EPA) “Kurşun Bazlı Boya Kaynakları” sayfasına bakın.
- Suyunuzu kurşun için test ettirin – ABD’deki milyonlarca eski su servis hattı kurşundan yapılmıştır ve kirlenmiş suyu günlük olarak evinize taşıyor olabilir. Kurşunu su kaynağınızdan çıkarmak için en güvenli ve en ekonomik seçiminiz yüksek kaliteli bir filtre kullanmaktır.
- Bazı ev eşyalarının kurşun içerebileceğini unutmayın — Kurşun içeren ürünler ve geri çağırmalar hakkında bilgi için Tüketici Ürünleri Güvenlik Komisyonu‘nun internet sitesine bakın.
- Çocuğunuzu kurşun için test ettirin – İdeal olarak, tüm çocuklar 1 ve 2 yaşlarında ve daha eski bir evde yaşıyorsanız sonrasında 3 ve 4 yaşlarında test edilmelidir. Ayrıca, maruz kalma konusunda endişe duyulduğunda, çocuğunuzun seviyesini test etmeniz ö Ayrıca, özellikle doktorunuz kalp hastalığınız olduğundan şüpheleniyorsa, kendinizi kurşun için test ettirin. 3.5 mcg/dL veya daha yüksek bir seviye tehlikeli olarak kabul edilir.
- İçmek veya yemek pişirmek için filtrelenmiş soğuk su kullanın. Bebek mamalarını asla musluktan filtrelenmemiş sıcak su kullanarak pişirmeyin veya karıştırmayın.
İlk olarak Mercola tarafından yayınlanmıştır.
Bu makalede ifade edilen görüş ve düşünceler yazarlara aittir ve Çocuk Sağlığı Savunması’nın görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.