Em(ek)oloji çalışmaları kapsamında yeni dosya konumuz için Türkiye’deki kadın emekçilerin yakalandığı meslek hastalıkları ve kazalanma oranını inceledik. Tehlikeli işlerde kadın emekçilerin çalıştırılmadığına inanılıyor olsa da kadınların yaşadığı birçok sağlık sorunu ve karşı karşıya kaldığı riskler sümen altı ediliyor. Bununla birlikte çoğu meslek ve endüstrilerdeki eşitsiz istihdam kalıplarıyla da ilgili olarak görünmeyen emek izleci beliriveriyor.
Türkiye’de kadın emekçiler açısından işsizlikten sonra karşılaşılan en önemli sorunlar, sosyal güvencesiz ve kısmi zamanlı çalıştırılma olarak karşımızda duruyor. Bahse konu koşullar, işyerinde mevzuat açısından İSG Sistemi kurulmasına izin vermiyor. Ücretli işgücü içindeki kadınlar mevsimlik tarım işi, merdiven altı tekstil atölyeleri gibi kayıt dışı sektörlerde çalıştırılıyor. Görünmez emeği tanımak, o emeği yapan insanları tanımak anlamına gelir. Son yıllarda görünmez emek, kadınların yükünü omuzlarında buldukları ev bakımı ve çocuk yetiştirme faaliyetlerinin kısaltması haline gelse de iş kabul edilmediğinde ve ödenmediğinde, o işi yapan kişi de görünmeyen emekçi oluyor. Kadınlar, ataerkilliğin temelde yer aldığı kapitalist patriyarkal sistem tarafından bakım ve ev işleri görevleriyle
eşleştirilen ikinci vardiya çalışanlarına dönüştürülüyor. Aynı zamanda meslek hastalıklarının genel insidans oranının Türkiye’deki kadın emekçilerde düşük olması, görünmeyen emek ve kayıtdışı çalışmalardan kaynaklanıyor. Kadınların güvenli işleri yaptığı görüşüyle kurulmak istenen bir hakimiyetle de meslek hastalıkları tanısının hafife alınmasına yol açan riskli bu yaklaşımların değişmesi gerekiyor.
Öğretmenlerin solunum yolu hastalıkları, sağlık çalışanlarının MSD, lateks alerjisi ve dermatit gibi bilinen hastalık riskleri, tekstil işçilerinde MSD ve alerjik hastalıklar ve işitme kaybı, temizlik işçilerinde solunum yolu hastalıkları riski ve daha fazlası bulunuyorken kadınlar, işyerlerinde kendilerine sağlanan ekipman ve giysiler nedeniyle de riske atılıyor. Kişisel koruyucu donanımlar (KKD) genellikle ortalama büyüklükteki erkekler için tasarlanmıştır. KKD’nin koruyucu işlevi (solunum cihazları, iş eldivenleri ve iş botları gibi) kadın işçilere tam olarak uymadığında önleyici etkileri azalabilir ve bu yüzden kadınlar belirli stresörlerle karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle kadınlar yarı zamanlı çalıştırılma ve evden çalışma gibi farklı çalışma modellerine giderek daha fazla dahil oluyorlar.
Ağır iş yükü talepleri, görev belirsizliği ve mobing, iş güvensizliği, iş arkadaşları ve süpervizörlerle zayıf ilişkiler, tekrarlayan işler birçok iş koşulunda kadınlar için strese neden oluyor. Cinsel taciz, iş ve aile dengesi sorunları gibi diğer faktörler de işyerinde kadınlar için stres kaynağı olabiliyor. İş stresi, kardiyovasküler hastalık, kas-iskelet sistemi bozuklukları, depresyon ve tükenmişlik ile ilişkilendiriliyor.
2016-2020 yılları arasında Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerini incelediğimizde konaklama, yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetleri, binalar ile ilgili hizmetler ve çevre düzenlemesi faaliyetleri, büro yönetimi, büro destek ve iş destek faaliyetleri, insan sağlığı hizmetleri, kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, giyim eşyalarının imalatı, kimyasal ürünlerin imalatı (kozmetik yoğunlukta), tekstil ürünlerinin imalatı, gıda ürünlerinin imalatı, bitkisel ve hayvansal üretim ile avcılık ve ilgili hizmet faaliyetlerinde çalışan kadın emekçilerde fazlaca kas-iskelet sistemi hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, işitme kaybı ve ses teli patolojilerinin oluştuğunu görüyoruz.
İşyerinde tehlikeli maddelere maruz kalma, kanser türlerinin gelişmesinde rol oynayabilir. Etilen oksit (ETO), tıbbi malzemeleri sterilize etmek için kullanılır. Hastane çalışanları ve tıbbi malzemelerin sterilizasyonunda görev alan işçiler ETO’ya maruz kalıyor. Poliklorlu bifenil bileşikleriyle (PCB’ler) yapılan ürünler işyerinde ve çevrede kalıyor. PCB maruziyeti ile meme kanseri arasındaki potansiyel bağlantı NIOSH tarafından araştırılıyor. Kuru temizleme endüstrisinde kullanılan ana çözücü olan perkloretilene (PERC) maruz kalan çalışan kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda rahim ağzı kanseri ile bağlantı kurulmuştur.
Sağlık çalışanları kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları, işyerinde şiddet ve tehlikeli maddelere maruz kalma vakaları için risk altında olmanın yanı sıra lateks alerjisi ve iğne batması yaralanmaları gibi başka tehlikelerle de karşı karşıyadır. Sağlık kurumlarında iğne batması yaralanmasıyla kan yoluyla bulaşan patojenlerden (hepatit B virüsü, hepatit C virüsü ve insan immün yetmezlik virüsü [HIV] gibi) ciddi enfeksiyonlar meydana gelebileceğinden, bu yaralanmalar sağlık çalışanları için ciddi tehditler oluşturur. Sağlık çalışanları, lateks eldiven kullanmaları nedeniyle lateks alerjisi geliştirme riskinde artış olabilir.
Sık lateks maruziyeti yaşayan sağlık çalışanlarında latekse duyarlılık gelişmektedir. Lateks duyarlılığı, deri döküntüleri, astım gibi lateks alerjisi semptomlarına yol açabilir; burun, göz veya sinüs semptomlarına neden olabilir.
Sağlık çalışanları kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları, işyerinde şiddet ve tehlikeli maddelere maruz kalma vakaları için risk altında olmanın yanı sıra lateks alerjisi ve iğne batması yaralanmaları gibi başka tehlikelerle de karşı karşıyadır. Sağlık kurumlarında iğne batması yaralanmasıyla kan yoluyla bulaşan patojenlerden (hepatit B virüsü, hepatit C virüsü ve insan immün yetmezlik virüsü [HIV] gibi) ciddi enfeksiyonlar meydana gelebileceğinden, bu yaralanmalar sağlık çalışanları için ciddi tehditler oluşturur. Sağlık çalışanları, lateks eldiven kullanmaları nedeniyle lateks alerjisi geliştirme riskinde artış olabilir. Sık lateks maruziyeti yaşayan sağlık çalışanlarında latekse duyarlılık gelişmektedir. Lateks duyarlılığı, deri döküntüleri, astım gibi lateks alerjisi semptomlarına yol açabilir; burun, göz veya sinüs semptomlarına neden olabilir.
Sosyal Güvenlik Kurumu İş kazaları ve İş Cinayetlerinin, Meslek Hastalıklarının Cinsiyete Göre Yıllık Verileri:
Analiz ettiğimiz veriler, Sosyal Güvenlik Kurumunun veritabanında, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki sigortalıların geçirdiği iş kazalarını, meslek hastalıklarını ve iş kazası sonucu ölümleri gösteriyor. Ancak bu veriler buz dağının yalnızca görünen kısmı. Örneğin, TUİK verilerine göre, 2020 Ocak ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı %31,6.
Yıllık verileri cinsiyete, sektöre, şehire ve son 2016- 2020 yılları arasında grupladığımızda, aşağıdaki bulgulara ulaşıyoruz:
1- Görsel 1’e göre 2016’dan 2020’ye kaza yaşanan iller ve iş kazası sayıları artıyor. Endüstrinin yoğun olduğu bölgelerde daha çok iş kazası görülüyor; ancak verilerin iş kazalarını ve cinayetlerini diğer illerde ne kadar kapsadığını ve de işçinin sigortalı olup olmadığını da burda sorgulamalıyız. (harita renkleri o yılki verileri normalize ederek gösterilmiştir, karşılaştırırken lütfen sayıları da dikkate alınız)
2- Tablo 1, Görsel 2 ve Görsel 3’e göre, Kadın işçilerde görünen iş kazaları ise, erkek iş kazaları oranına göre daha az; fakat çalışan sayısına oranladığında kadınların kayıtlı istihdamı genel olarak erkeklerin yarısından az. Hem kadın hem erkek işçilerde 2016’dan 2019’a iş kazalarında bir yükseliş yaşanmış ancak 2020’de bu yükseliş azalmıştır.
3- Görsel 4’te gördüğümüz üzere iş kazalarının yaşandığı ilk 3 sektör inşaat, Gıda Ürünleri ve Tekstil ürünleri imalatı. Görsel 5 ve 6’ya göre, Kadınlar en çok iş kazasını Gıda, insan sağlığı ve yiyecek ve içecek de yaşarken, erkekler en çok kazayı bina, metal ve tekstil sektörlerinde yaşıyor. Ancak İSİG Meclisi’nin belirttiğine göre iş kazalarının yarıya yakınında kazaya sebebiyet veren sapma SGK tarafından da bilinmemektedir.
4- İş cinayetleri istatistikleri, İSİG Meclisinin kayıtları ile SGK kayıtları arasında büyük farklılıklar gösteriyor. Görsel 7’ ye göre İSİG Meclisinin kayıtları çok daha fazla ve 2020 yılı SGK’nın tam aksine son 5 yıl içindeki en yüksek iş cinayetlerinin yaşandığı yıl. İSİG Meclisi’nin 2019 raporuna göre, “bilimsel veriler en az 12.000 emekçinin meslek hastalığı sonucu hayatını kaybettiğini söylüyor. Bunun yanında SGK verilerinde meslek hastalığı sonucu 1 tane bile ölümün olmadığının belirtilmesi verilere ve iş kazaları ve yaşanan kayıpların kaydına olan güveni zedeliyor “(Tablo 2, Görsel 7)
5- Görsel 8’e göre emekçi cinayetleri en çok inşaat ve taşımacılıkta yaşanırken, İSİG Meclisi’nin 2019, 2020 raporuna göre, cinayetlerin en çok yaşandığı sektör Tarım, Orman işleri ve sonra İnşaat Sektörü. İSİG Meclisine göre: ”Tarım, Orman işlerindeki kaza ve ölüm sayılarında İSİG Meclisi rakamları daha doğrudur. Orman işlerinde ölüm sayısı İnşaat işlerinden de fazladır. SGK ise Orman işlerinde ölüm sayısı iş kazası sonucu ölüm olarak kabul etmemektedir. İSİG Meclisi raporuna göre ölümlerin 1/4 ünden fazlası Tarım orman işlerindedir.”
SGK Verileri gerçeği yansıtmalı ve bütüncül bir şekilde kayda alınmalıdır. SGK Tarım, Orman işlerindeki kaza ve ölüm sayılarını da iş kazası olarak kabul etmeli ve kayda almalıdır.
6- Meslek hastalıkları kadın emekçilerde son 5 yılda artış göstermiş, erkek işçilerde ise 2020 yılında düşüş göstermiştir.
7- Meslek Hastalıklarının kadın işçilerde görüldüğü sektörlerin başında Sağlık ve Yiyecek sektörü yer alıyor. Sağlıktaki meslek hastalığının 2020 yılındaki artışını Kovid-19 ile bağlantı kurarak açıklayabiliriz. Bu da kadın emeğinde Kovid’e karşı yeterli önlemlerin yetersizliğini gösterecektir. Meslek hastalıklarının görüldüğü genel sektör ise maden sektörü: mineral imalatı, kömür ve linyit çıkarılması ve ana metal çıkarılmasıdır. Hastalıklardaki artış, fosil yakıtların ve madenlerin ekolojik yıkımının yanında emek üzerindeki olumsuz etkilerini de ortaya koyuyor.
8- Geçici İş Göremezlik Ödeneğine Neden Olan Hastalık Olayları ise meslek hastalıklarından çok daha fazla. Diğer gruplardan farklı olarak kadınların yaşadıkları geçici hastalık oranları toplam sayılarına oranla daha fazla. Özellikle Kovid19 etkisinin olduğu 2020 yılında kayıtlı sigortalı kadın emekçilerin 22% si geçici süreli hasta olurken erkeklerin sadece 18,2% si geçici hasta olmuş. Bu da kadın emekçilerin hastalık etkisini daha çok taşıdığını ve çalışma koşullarının gözetilmesi gerektiğini gösteriyor. Kadın işçilerin yaşadığı geçici hastalıkların illere göre dağılımına bakarsak, yine 2020 yılına doğru sayılar ve kaza görülen şehirler ve yoğunluğu artıyor. İş kazalarıyla benzer bir şekilde, bu hastalıklar da sanayileşmiş alanlarda görülüyor.
SGK verilerini analiz ederek iş kazaları ve meslek hastalıklarında yalnızca buz dağının görünen yüzüne bakabildik. Amacımız görünmeyen yüzü ortaya çıkararak şu anki emek sömürüsünde işçilerin sağlık ve güvenlik sorunlarına bütünsel yaklaşmak olmalı. Kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan, kayıt altına alınmayan hastalıkların, kazaların bulguları ve nedenleri ortaya konulursa işçi sağlığı ve güvenliğini artıracak çözümlere de daha rahat ulaşabiliriz.
Kaynaklar:
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Istihdam,-Issizlik-ve-Ucret-108
https://veri.sgk.gov.tr/
http://www.İSİGmeclisi.org/is-cinayetleri-raporlari
Tekin Bedri, 2020, “SGK, 2019 YILI İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARI İSTATİSTİKLERİNİ AÇIKLADI
http://www.İSİGmeclisi.org/site_icerik/2020/10ekim/bedri_tekin.pdf