Öz
Sellerden orman yangınlarına ve salgın hastalıklara kadar geniş ölçekli çevresel değişimin beslediği; artan, kesişen ve değişen afet modellerinin yeni normalinde yaşıyoruz. Bu forum makalesi, felaketlerin ve felaketlere verilen yanıtların kapitalizmin küresel politik-ekonomik sistemi bağlamında anlaşılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Felaketleri, oluşumlarını ve felaket politikalarını kapitalosen içine oturtuyor; felaketlerin ve onlara dayanak olan fiziksel süreçlerin doğal olmadığını savunuyoruz: kapitalist sisteme içkin süreçler tarafından eşitsiz bir şekilde üretilir ve şiddetlendirilirler. Neoliberal devlet ve çok taraflı yönetişim kurum sistemi içinde afetlere yönelik takip edilen ağırlıklı olarak tekno-yönetimsel yaklaşımların, kapitalizmde çevresel değişimin nedenlerini ve afetlerin yeni normalini ele alırken ortaya çıkan gerilimi açıkladığını öne sürüyoruz. Çevre politikalarının kapitalosen ile bir ilişki kurulması yoluyla afetlere dair nüanslı ve eleştirel anlayışlara ve bunların adalet/siz sonuçlarını ön plana çıkaracak şekilde yaratımlarına dair anlayışlara daha fazla katkıda bulunabileceğini öne sürüyoruz.
Bu forum makalesi, felaketlerin ve özellikle de bunların oluşumlarının kapitalosende bir bağlama oturtulmasına odaklanmaktadır. Sellerden orman yangınlarına ve salgın hastalıklara kadar geniş ölçekli çevresel değişimin beslediği; artan, kesişen ve değişen afet modellerinin yeni normalinde yaşıyoruz. Pek çok türden afete yönelik müdahaleleri analiz etmeye, hesaplamaya ve geliştirmeye odaklanan, disiplinler arası önemli bir akademik çaba bulunuyor. Felaketlerin, oluşumlarının ve ilgili politikaların, çevresel değişim süreçlerinin yanı sıra yönetilme ve ele alınma biçimlerinin temelini oluşturan kapitalizmin küresel politik-ekonomik sistemi bağlamında anlaşılması gerektiğini savunuyoruz. Bu felaket dinamiklerini anlayabileceğimiz yararlı bir merceğin “kapitalosen” olduğunu öne sürüyoruz (Moore 2015). Sel, yangın ve kuraklık gibi tehlikelerle ilişkili yıkım ve kayıpların sosyopolitik sonuçları olduğu göz önüne alındığında, afetlerin “doğal” olduğu anlayışından kaçınmak artık yaygın olsa da bu mantığı, çevresel değişimin biyofiziksel süreçlerini şekillendiren politik-ekonomik boyutları ön plana çıkararak daha da genişletiyoruz. Kapitaloseni ciddiyetle ele almak, tehlikelerin ve felaketlerin altında yatan ve onları tetikleyen biyofiziksel süreçlerin artık doğal olmadıklarını açıklamak anlamına gelir. Bunlar, kapitalist sisteme içkin süreçler aracılığıyla eşitsiz bir şekilde üretilir ve bu süreçler tarafından şiddetlendirilir ve eşitsiz sonuçlar doğurur. Kapitalosende felaket yaratımı olarak adlandırdığımız şey budur. Odak noktasındaki bu değişiklik, çevre siyaseti için önemlidir çünkü olaydan sonra tepki yerine müdahale için yeni fırsatlar yaratabilir.
Kapitalosen çerçevesi, doğanın ve onun yönetiminin kapitalist üretim ve tüketim sistemleri aracılığıyla nasıl organize edildiği ve derinden değiştirildiğinden kaynaklanan eşitsiz maliyet ve faydaların siyasi boyutlarını inceleyerek uluslararası çevre ekonomi politiği (IPEE) alanındaki kritik çalışmaları tamamlamaktadır (Newell ve Lane 2017; Paterson 2000; Saurin 2001; Sovacool ve Linnér 2016). Kapitalosen düşüncesinin sosyal bilimlerde yükselen kabulüne paralel olarak burada kapitalosen çerçevesinin küresel çevre politikalarını içeren daha geniş bir disipline ve özellikle afetler üzerine yapılan eleştirel çalışmalara üretken yollarla daha fazla entegre edilebileceğini savunuyoruz. Kapitalizm hiçbir şekilde çevreye zarar veren tek politik-ekonomik sistem olmasa da çeşitli analizler, yeni normalimizin temelini oluşturan ve hızla çoğalan antropojenik çevresel değişimi küresel kapitalizmin (özellikle endüstriyel kapitalizmin) eşit derecede hızlı gelişimiyle ilişkilendiriyor. (Kallis ve Sager 2016; Malm 2020; Moore 2015). Bu nedenle bilim insanları içinde bulunduğumuz küresel çevresel değişim çağını anlamlandırmak için Antroposen yerine Kapitalosen terimini kullanıyorlar. Antroposenden farklı olarak, kapitalosen zorunlu olarak insan-çevre ilişkilerini küresel kapitalist bir çerçeve içinde yönetmeye çalışan neoliberal devlet ve çok taraflı yönetişim kurum sisteminin egemenliğine ve işleyişine doğru genişler (Moore 2015; Wainwright ve Mann 2018). Daha spesifik olarak, afetlere yönelik bu sistem içinde izlenen ağırlıklı olarak tekno-yönetimsel yaklaşımların, kapitalizm altındaki çevresel değişimin ve afetlerin yeni normalini ve çevresel değişimin nedenlerini ele alırken ortaya çıkan gerilimi açıkladığını öne sürüyoruz.
Küresel Çevre Politikası Alanı ve Pratiğinde Felaketler
Afet yaratımının altında yatan süreçler, hakim sistemler tarafından ve afet politikaları üzerine düşünürken büyük ölçüde göz ardı edilir. Örneğin, afetleri ele alan ve yöneten uluslararası çerçeve olan Sendai Afet Riskini Azaltma Çerçevesi (2015–2030) münhasıran olmasa da büyük ölçüde, afete hazırlık ve dayanıklılık önlemlerini iyileştirerek afet riskini azaltmaya ve ne düzeyde olduğunu değerlendirmeye odaklanır. Çerçeve, iklim değişikliğinin şiddetlenen etkilerinden bahsederken ve haklı olarak, artan tehditlerine uyum sağlamak ve sosyoekonomik ve maddi kırılganlıkları azaltmak için dayanıklılık oluşturmaya ve bilgi sistemlerini iyileştirmeye çalışırken, örneğin antropojenik iklim değişikliğine yol açan fosil yakıtların yakılması ve endüstriyel arazi kullanım değişikliği süreçleri gibi tehlikelerin veya felaketlerin yapısal veya sistemik nedenlerini yeterince ele almıyor. Daha ziyade, afetlerin etkilerini ve ardından gelen sosyoekonomik ve maddi kayıpları hafifletmek ve yönetmek için öncelikle tekno-yönetimsel bir yaklaşım sunuyor (de la Poterie ve Baudoin 2015).
Politika ve uluslararası ilişkilerde afetler üzerine yapılan çoğu çalışma, benzer şekilde, hükümetlerin ve yönetişim sistemlerinin dayanıklılığını ve uyum sağlama kapasitesini artırmaya yönelik kurumsal ve tekno-yönetimsel yaklaşımlara bakar (Chu 2018; Ferguson 2019; Gillard 2016; Rajão & Georgiadou 2014). Bu çerçevede, iklim değişikliğinin daha sık ve daha karmaşık felaketlere yol açacağı konusunda açık bir kabul vardır. Adaptasyon kesinlikle gerekli olsa da, çerçeve apolitiktir ve bu politik-ekonomik-ekolojik ve yönetişim gerçekliği içinde çalışmayı ve buna uyum sağlamayı ve böylece “nedensellik ve sorumluluk sorularını aşmayı” zımnen kabul eder (Vanhala ve Hestbaek 2016, 125). Sermayenin ve mevcut küresel politik-ekonomik sistemin zarar verici eğilimlerini kabul etmekle birlikte, dünya sistemleri yönetişimi ve gezegen politikası gibi siyaset biliminde çevresel yönetişime yönelik belirli yaklaşımlar, benzer eleştirilere maruz kalır (Albert 2020; Lövbrand ve diğerleri 2015; Swyngedouw 2013; Wainwright ve Mann 2018).
Geleneksel, gerçekçi yaklaşımlar ile daha liberal yaklaşımlar çevresel endişeleri, aynı yapılar ve sistemler aracılığıyla ele alma eğiliminde olacak şekilde çerçevelendirerek mevcut yönetişim yapılarını ve sistemlerini güçlendirir (Albert 2020). Uluslararası yönetişim sistemleri şu anda Sendai Çerçevesi gibi afet riskinin azaltılmasına ilişkin çerçeveler ile Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi gibi artan “doğal” tehlikelerin veya afetlere yol açan biyofiziksel süreçlerin altında yatan nedenleri ele alan çerçeve veya sözleşmelerin arasında bir ayrım yapmaktadır (Vanhala ve Hestbaek 2016). Afetlerin yönetiminin ve afet yaratımının altında yatan süreçlerin ayrılması mevcut başarısız sistemleri, yapıları ve düşünceyi yansıtır. Gerçekten de, egemen devletler sistemi ve çevresel felaketlere yönelik baskın olan teknolojik yanıt, art arda gelen felaketlere yanıt vermek ve hatta bunları anlamak için yetersizdir (Park 2021). Değişen güvenlik sorumluluğunu ve afetin metalaşmasını inceleyen felaket kapitalizmi üzerine bilimsel çalışmaların aksine afetlerin ortaya çıkışı ve kesişimi için biyofiziksel sahneyi hazırlayan kapitalist sistemin rolü ile ilgileniyoruz. Kapitalosenin, iklim değişikliği etkilerinden zoonotik salgınlara kadar insan-çevre felaketlerini anlamak için önemli bir başlangıç noktası sağladığını ve bunun, kapitalizmin küresel süreçlerinin sadece afetlerin oluşumunda değil, aynı zamanda onların altında yatan nedenleri ele alırken de başarısız olan anaakım müdahalelerin şekillenişinin de nasıl ayrılmaz bir parçası olduğunu merkeze alarak afet yaratımının küresel çevre politikaları üzerine bilimsel çalışmaları daha da canlandırabileceğini öne sürüyoruz. Bu çabalarda, afetlerin doğası gereği bütünleşik ve belirsiz yönlerini kozmopolit bir anlayışla ele almayan modern yönetim sistemlerinin üstesinden gelmek (veya altını oymak) çok önemli olacaktır (Selchow 2021).
Antroposen: Faydalı Ama Yeterince İleri Değil
Antroposen, Sanayi Devrimi’nden bu yanaki insan faaliyetinin ve nitrojen bazlı gübrelerin yaygın şekilde kullanılmasının etkin bir şekilde gezegeni, insan faaliyetini idealize edilmiş dış ortamdan ayıramayacağımız yeni bir jeolojik çağa geçirdiğini öne sürer (Crutzen ve Stoermer 2000). Bununla birlikte, eleştirmenler uluslararası ilişkiler ve küresel çevre politikaları alanındaki çalışmaların antroposen ile yeterince ilgilenmediğini iddia ediyorlar (Simangan 2020). Newell ve Lane (2017) daha da ileri giderek antroposene ilişkin üretken düşüncelerin IPEE dışında gerçekleştiği kabulüyle antroposenin önündeki zorlukları ele almak için daha eleştirel bir IPEE’ye ihtiyacımız olduğunu ileri sürüyorlar. Örneğin, coğrafyacı Susan Cutter (2020), antroposendeki afet riski ve tehlikelerinin yeni normal ve değişen doğasının, etkileri genellikle büyük bir felaketin uzağındaki uzay ve zamana yayılan, daha sıradan, günlük, kronik ve ardışık olaylarla karakterize edildiğini savunuyor. Antroposen düşüncesi bu nedenle, toplumsal ve doğal sistemlerde insan kaynaklı değişikliklerin birbirleri üzerinde acil etkilere sahip olma biçimlerini ve bu etkileşimlerin afetler için ne anlama geldiğini dikkate alıyor.
Antroposen düşüncesini eleştirenler, antroposenin çevresel değişimi ve insan etkilerini iktidar, fayda ve (dez)avantaj sistemlerini güçlendiren son derece eşitsiz politik-ekonomik ve ekolojik süreçlerden kaynaklanması yerine apolitik bir şekilde evrensel olarak sunabildiğinin altını çiziyor (Castree 2014). Antroposen üzerine eleştirel bakış açılarının daha kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi bu kısa makalenin kapsamı dışında olsa da antroposen bağlamının topluma ya da politika geliştirilmesine ya da analitik bir yapı olarak kullanılmaya yararlı olamayacak kadar monolitik olduğu belirtilmesi gereken önemli bir eleştiridir (Biermann vd. 2016). Schlosberg’e göre (2019, 54), “antroposen yazınının çoğunda adalet ve çevresel adaletle ilgili boş bir alan, hatta negatif bir alan” bulunuyor.
Giderek artan sayıda eleştirel uluslararası ilişkiler ve küresel çevre siyaseti bilimcisi benzer şekilde daha geniş anlamda “ekonomi ve çevrenin kesişimiyle açık bir şekilde ilgili olan anlaşmalar, kurumlar ve rejimler” üzerine odaklanan küresel çevre siyasetinin çevresel değişim ve sonuçlarının yapısal dayanaklarını gözden kaçırdığını, hatta üstünü örttüğünü iddia ediyor (Brondizio ve diğerleri 2016; Inoue 2018; Newell ve Lane 2017, 137; Pattberg ve Zelli 2016; Saurin 2001; Wapner 2014; Whetung 2019). Kapitalosen, çevresel değişim ve zararın sorumluluğunu geniş, genelleştirilmiş, farklılaşmamış bir insan faaliyeti kategorisinden endüstriyel kapitalizmin daha spesifik, politik-ekonomik sistemine kaydırır.
Kapitalosen ve Doğanın (Adaletsiz) Örgütlenişi
Katkımız, özellikle kapitalosen terimini kullanmasalar bile, sermayenin sistemik, yapısal süreçlerinin farklı yönleriyle ve bunların küresel çevresel değişime nasıl katkıda bulunduğuyla ilgilenen bu eleştirel IPEE çalışmalarına dayanmaktadır (Albert 2020; Dalby 2004, 2020; Newell ve Lane 2017). Ancak kapitalosen, mevcut IPEE çalışmalarına özel bir vurgu eklemektedir: “Kapitalizm ekonomik bir sistem değildir; sosyal bir sistem değildir; doğayı örgütlemenin bir yoludur” (Moore 2015, 2).
Kapitalosenin afet ve afet yapımı siyaseti üzerine eleştirel düşünceye temel katkısı, politik ekolojide başka yerlerde de gördüğümüz üzere kapitalosen altında üretilen yapay Doğa-Toplum ayrımının anlaşılmasıyla başlar. Spesifik olarak Kapitalizm, Doğayı Topluma dışsal ve ekonomik büyüme ve sermaye birikimi için kullanılacak ve üzerinde çalışılacak bir şey olarak görür ve üretir: “Hayatı kâr yönetecekse, önemli bir düşünsel durum değişikliği meydana gelmeliydi: Doğa ve Toplum arasında kavramsal bir bölünme” (Patel ve Moore 2017, 24). Felaket siyaseti üzerine herhangi bir düşünce, kapitalizmin amaçları doğrultusunda ve toplumdan ayrı olarak doğanın nasıl (ucuza) organize edildiğiyle başlamalıdır. Biz insanları ve toplumları doğadan ve yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan daha geniş ekolojik yaşam ağından yapay bir şekilde ayırarak mümkün olan doğanın ucuzlatılması kapitalizmi mümkün kılar (Patel ve Moore 2017). Kapitalizmi mümkün kılan bu ayırma ve ucuzlatmadan kaynaklanan iki süreç, aynı zamanda tamamen yıkıcıdır ve iki şekilde felaketten doğrudan sorumludur: Birincisi, Doğanın kontrolsüz bir şekilde ekstraksiyonu ve kullanılması yoluyla sosyo-ekolojik sistemimizin yok edilmesi ve ikincisi, sosyoekolojik sistemlerimize daha da zarar veren ve yeniden yapılandıran endüstriyel kapitalizmin üretim ve tüketim süreçlerindeki negatif dışsallıklardır (örneğin iklim değişikliğine yol açan, fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbondioksit salımları). Daha da önemlisi, Doğa-Toplum ayrımı “doğanın” hangi bölümlerinin korunması gerektiği veya ölüme terk edilmesi gerektiği gibi diğer alanlarda da ayrıştırıcı düşünceleri teşvik eder: Zarara götüren yolları açan bilimsel kategoriler ve sıralamalar (Lidström vd. 2015) ya da açık olmak gerekirse, çevresel zararların, felaketlerin ve (olmayan) adaletin dağılımını ve deneyimini şekillendiren sınırlar olarak etkili bir şekilde işlev gören insan grupları arasındaki ayrımları (Patel ve Moore 2017) buna örnektir.
İnsanları çevreden ayıran popüler düalizm anlayışı bazı bilim insanlarının da belirttiği üzere antroposene ilişkin bazı akademik çalışmalarda öne çıkan yan olmaya devam ediyor (Simangan 2020; Wapner 2014). Bu ikiliğin eleştirisi, küresel çevre politikaları alanının kendi içinde (Simangan 2020; Wapner 2014) ve politik ekoloji ve coğrafya gibi kapitalosen düşüncesiyle ilgilenen diğer disiplinlerde (Moore 2015; Wainwright ve Mann 2018) çevre politikasının sorunsallaştırılmasının temelini oluşturmasına rağmen böyledir. İnsan ve doğa ayrımının normalleştirilmesi, afetlerin gerçek nedenlerinin ve onları tetikleyen “doğal” fenomenlerin veya olayların gizlenmesine katkıda bulunduğundan, çevre politikalarını ve afetlerde ortaya çıkan sorunları anlamak ve ele almak için bir zorluk teşkil etmektedir (Wapner 2014). Basitçe söylemek gerekirse, kapitalizmi doğadan veya afetlere bağlı biyofiziksel süreçlerden ayıramayız, zira kapitalizm doğası gereği ekolojik bir projedir (Moore 2015).
Kapitalizmi ekolojik bir sistem olarak görmek, felaketlerin doğal değil sosyopolitik olgular olarak görülmesinin ötesinde, felaketlerin doğal olmayışını anlamak için gereklidir. Örneğin, seller, kasırgalar, kuraklık ve orman yangınları gibi belirli fiziksel olaylar veya tehlikeler “doğal” olgular olsa da, bu olayların olumsuz etkilerinin -ölüm, yaralanma, yıkım, açlık, insan ve insan dışı canlıların çektiği acılar- doğal olmadığı yaygın olarak anlaşılabilirdir (Cannon 1994). Tam da bu nedenle, insan ölümleri ve ıstırabı açısından Sahra altı Afrika’daki kuraklık ABD’nin orta batısındaki kuraklıktan çok daha büyük bir “felaket” olabilir. Ancak, çoğu afet anlayışı ve siyaseti sel, kasırga, kuraklık ve orman yangınları gibi biyofiziksel süreçler (zararlar olarak okuyun) ile bunlara içkin olan sosyal, politik ve ekonomik insani ve insani olmayan etkileri veya toplumsal etkileri arasında bir ayrım yapmayı sürdürür.
Kapitalosende afetler ve oluşumları üzerine “doğal” tehlike tetikleyicilerini anlama biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor. Kapitalosen -ve hatta antroposen- öncülünü kabul ederken, fırtınaların, kasırgaların, kuraklıkların, orman yangınlarının ve hatta zoonotik salgınların “biyofiziksel” süreçlerine ve bunların şiddetine ve artan sıklığına doğal süreçler olarak atıfta bulunmak artık doğru değildir. Kapitalosen altında, bu biyofiziksel süreçler sosyo-doğaldır (Saurin 2001). Bunlar, farklı yaşam alanları ve dünyanın fiziksel süreçleri arasındaki etkileşimleri sermaye birikimi yararına radikal bir şekilde yeniden düzenleyen yollarla devlet ve çok taraflı yönetişim kurumları tarafından onaylanan, tarihsel, süregelen sistematik, çevresel zarar süreçlerinin ürünüdür. Bu kavramsal değişim, afetlerin doğal olmama halini, eşit olmayan risk coğrafyalarını ve doğal tehlikelere karşı savunmasızlık üreten uzun vadeli yapısal süreçleri anlamaktan sel, orman yangını, kasırga gibi tehlikeleri ve süreçleri hızlandıran biyofiziksel süreçlerin doğal olmayanlığına doğru bir geçişi gerektirir. Kapitalosen, dikkati eşitsizlik ve adaletsizliğe; kimin kazanıp kimin kaybettiğine odaklamak için doğa ile toplumun ayrılmasının ve müteakip çevresel değişikliklerin eşitsiz nedenselliklerini, fayda ve etkilerinin dağılımını ön plana çıkararak antroposenden daha ileri gider (Patel ve Moore 2017). Doğa-Toplum ayrımının yanlışlığını ve zararını kabul etmek, afet hafifletme politikalarına daha bütünleşik bir yaklaşım için, afet yönetim mekanizmaları ve çerçeveleri ile iklim değişikliği gibi sosyo-çevresel değişimin daha geniş itici güçlerine odaklananlar arasındaki ayrımın ortadan kaldırılmasına da yardımcı olabilir.
Sonuçlar: Kapitalosende Afet Yaratımına Dair Bir Politika
IPEE’deki eleştirel yaklaşımlar doğrultusunda, kapitalosen anlayışı, sorunu yaratan sistemle uyumlu araçlar ve çözümler sunmak yerine, üretim ve tüketim sistemlerinin yanı sıra yönetişim düzenlemelerinin de ekonomi, doğa ve insan-çevre ilişkilerini kapitalist büyüme ve birikimi ilerletecek şekilde düzenleyen küresel bir sisteme gömülü olduğunu kabul eder. Ayrıca bu çerçeve, bu sistemlerin ve yönetişim yapılarının aslında çağdaş felaketlerin sıklığına, şiddetine ve karmaşık doğasına katkıda bulunan faktörler olduğunu vurgulamaktadır. Kapitalosen perspektifini küresel çevre politikalarındaki mevcut tartışmalara entegre etmek, mevcut egemen sistemleri daha fazla sorgulama ve onları karşı karşıya kaldığımız sosyoekolojik krizlerin ve felaketlerin temelinde ve suç ortağı olarak ele alma imkanı sunmaktadır. Afetleri ve politikalarını Kapitalosen çerçevesinde yeniden çerçevelemek, herhangi bir afet politikasının hesaba katması, ilgilenmesi ve bozmak için çalışması gereken çevresel değişimin sosyo-politik-ekonomik-ekolojik süreçlerini ve değişen biyofiziksel süreçleri (afet yapımını) ön plana çıkarır. Bu çalışmayı, mevcut sosyo-ekonomik-politik sistemlerimizi karakterize eden adaletsizliklere gerekli dikkati göstererek, afetlerin ve bunların oluşumunun temelini oluşturan çevresel değişimi ele alacak yapısal değişim için gerekli olan siyasi, sosyal ve ekonomik dönüşüm üzerine daha eleştirel düşünmeye yönelik potansiyel bir adım olarak öneriyoruz.
Referanslar
- Albert, Michael J. 2020. Capitalism and Earth System Governance: An Ecological Marxist Approach. Global Environmental Politics 20 (2): 37–56.
- Biermann, Christine, and Robert M. Anderson. 2017. Conservation, Biopolitics, and the Governance of Life and Death. Geography Compass 11 (10): e12329.
- Biermann, Frank. 2014. Earth System Governance: World Politics in the Anthropocene. Cambridge, MA: MIT Press.
- Biermann, Maureen, Kevin C. Hillmer-Pegram, Corrine Noel Knapp, and Richard E. Hum. 2016. Approaching a Critical Turn? A Content Analysis of the Politics of Resilience in Key Bodies of Resilience Literature. Resilience 4 (2): 59–78.
- Brondizio, Eduardo S., Karen O’Brien, Xuemei Bai, Frank Biermann, Will Steffen, Fans Berkhout, Christophe Cudennec, Maria Carmen Lemos, Alexander Wolfe, Jose Palma-Oliveira, and Chen-Tung Arthur Chen. 2016. Re-conceptualizing the Anthropocene: A Call for Collaboration. Global Environmental Change 39: 318–327.
- Burke, Anthony, Stefanie Fishel, Audra Mitchell, Simon Dalby, and Daniel J. Levine. 2016. Planet Politics: A Manifesto from the End of IR. Millennium 44 (3): 499–523.
- Cannon, Terry. 1994. Vulnerability Analysis and Explanation of “Natural” Disasters. In Disasters, Development and Environment, edited by Ann Varley, 13–30. New York, NY: John Wiley.
- Castree, Noel. 2014. The Anthropocene and Geography I: The Back Story. Geography Compass 8 (7): 436–449.
- Chu, Eric K. 2018. Transnational Support for Urban Climate Adaptation: Emerging Forms of Agency and Dependency. Global Environmental Politics 18 (3): 25–46.
- Crutzen, Paul J., and Eugene F. Stoermer. 2000. The Anthropocene. International Geosphere-Biosphere Programme (IGBP) Global Change Newsletter 41 (May): 17–18.
- Cutter, Susan L. 2020. The Changing Nature of Hazard and Disaster Risk in the Anthropocene. Annals of the American Association of Geographers 111 (3): 819–827.
- Dalby, Simon. 2004. Ecological Politics, Violence, and the Theme of Empire. Global Environmental Politics 4 (2): 1–11.
- Dalby, Simon. 2020. Anthropocene Geopolitics: Globalization, Security, Sustainability. Ottawa, ON: University of Ottawa Press.
- de la Poterie, Arielle Tozier, and Marie-Ange Baudoin. 2015. From Yokohama to Sendai: Approaches to Participation in International Disaster Risk Reduction Frameworks. International Journal of Disaster Risk Science 6 (2): 128–139.
- Ferguson, Peter. 2019. Discourses of Resilience in the Climate Security Debate. Global Environmental Politics 19 (2): 104–126.
- Galaz, Victor, editor. 2014. Global Environmental Governance, Technology and Politics: The Anthropocene Gap. Cheltenham, UK: Edward Elgar.
- Gillard, Ross. 2016. Questioning the Diffusion of Resilience Discourses in Pursuit of Transformational Change. Global Environmental Politics 16 (1): 13–20.
- Inoue, Cristina Yumie Aoki. 2018. Worlding the Study of Global Environmental Politics in the Anthropocene: Indigenous Voices from the Amazon. Global Environmental Politics 18 (4): 25–42.
- Kallis, G., and J. Sager. 2016. Oil and the Economy: A Systematic Review of the Literature for Ecological Economists. Ecological Economics 131: 561–571. https://doi.org/10.1016/j.ecolecon.2016.08.011
- Lawrence, Jennifer L., and Sarah Marie Wiebe, editors. 2017. Biopolitical Disaster. Oxfordshire, UK: Taylor and Francis.
- Lidström, Susanna, Simon West, Tania Katzschner, María Isabel Perez-Ramos, and Hedley Twidle. 2015. Invasive Narratives and the Inverse of Slow Violence: Alien Species in Science and Society. Environmental Humanities 7 (1): 1–40.
- Lövbrand, Eva, Silke Beck, Jason Chilvers, Tim Forsyth, Johan Hedrén, Mike Hulme, Rolf Lidskog, and Eleftheria Vasileiadou. 2015. Who Speaks for the Future of Earth? How Critical Social Science Can Extend the Conversation on the Anthropocene. Global Environmental Change 32: 211–218.
- Malm, Andreas. 2020. Corona, Climate, Chronic Emergency: War Communism in the Twenty-First Century. London, UK: Verso.
- Moore, Jason W. 2015. Capitalism in the Web of Life: Ecology and the Accumulation of Capital. New York, NY: Verso.
- Newell, Peter, and Richard Lane. 2017. IPE and the Environment in the Age of the Anthropocene. In Traditions and Trends in Global Environmental Politics, edited by Olaf Corry and Hayley Stevenson, 136–153. Abingdon, UK: Routledge.
- Park, Susan. 2021. The Role of the Sovereign State in 21st Century Environmental Disasters. Environmental Politics 31 (1): 8–27.
- Patel, Raj, and Moore, Jason W. 2017. A History of the World in Seven Cheap Things: A Guide to Capitalism, Nature, and the Future of the Planet. Berkeley: University of California Press.
- Paterson, Matthew. 2000. Understanding Global Environmental Politics: Domination, Accumulation, Resistance. Berlin, Germany: Springer.
- Pattberg, Philipp, and Fariborz Zelli. 2016. Global Environmental Governance in the Anthropocene: An Introduction. In Environmental Politics and Governance in the Anthropocene, 15–26. New York, NY: Routledge.
- Rajão, Raoni, and Yola Georgiadou. 2014. Blame Games in the Amazon: Environmental Crises and the Emergence of a Transparency Regime in Brazil. Global Environmental Politics 14 (4): 97–115.
- Saurin, Julian. 2001. Global Environmental Crisis as the “Disaster Triumphant”: The Private Capture of Public Goods. Environmental Politics 10 (4): 63–84.
- Schlosberg, David. 2019. Disruption, Community, and Resilient Governance: Environmental Justice in the Anthropocene. In The Commons in a Global World: Global Connections and Local Responses, edited by Tobias Haller, Thomas Breu, Tine De Moor, Christian Rohr, and Heinzpetere Znoj, 54–71. London, UK: Routledge.
- Selchow, Sabine. 2021. Planetary Disasters: Moving the UN Disaster Risk Reduction Framework into Cosmopolitised Reality. Environmental Politics 31 (1): 28–48.
- Simangan, Dahlia. 2020. Where Is the Anthropocene? IR in a New Geological Epoch. International Affairs 96 (1): 211–224. https://doi.org/10.1093/ia/iiz248
- Sovacool, Benjamin K., and Björn-Ola Linnér. 2016. The Political Economy of Climate Change Adaptation. Berlin, Germany: Springer.
- Swyngedouw, Erik. 2013. The Non-political Politics of Climate Change. ACME: An International Journal for Critical Geographies 12 (1): 1–8.
- Vanhala, Lisa, and Cecilie Hestbaek. 2016. Framing Climate Change Loss and Damage in UNFCCC Negotiations. Global Environmental Politics 16 (4): 111–129.
- Wainwright, Joel, and Geoff Mann. 2018. Climate Leviathan: A Political Theory of Our Planetary Future. New York, NY: Verso.
- Wapner, Paul. 2014. The Changing Nature of Nature: Environmental Politics in the Anthropocene. Global Environmental Politics 14 (4): 36–54.
- Whetung, Madeline. 2019. (En)gendering Shoreline Law: Nishnaabeg Relational Politics Along the Trent Severn Waterway. Global Environmental Politics 19 (3): 16–32.