GERİ BİLDİRİM YAZISI
Onaylı Gemi Geri Dönüşüm Tesislerinin AB Listesi (B Grubu- Üçüncü Bir Ülkede Bulunan Gemi Geri Dönüşüm Tesisleri)’ne göre 9 tesisin bulunduğu Aliağa İlçesi; ağır sanayisi ile sanayi kaynaklı hava kirliliğinin en fazla yaşandığı ilçelerden biridir. İlçede demir-çelik tesisleri, petrokimya tesisleri, kömür eleme ve paketleme tesisleri, geri kazanım tesisleri, akaryakıt dolum tesisleri, doğalgaz çevrim santralleri, termik santraller bulunmaktadır. Onaylı Gemi Geri Dönüşüm Tesislerinin AB Listesi’nde TR için aynı alanda söküm yapan tesislerden toplamda geri dönüştürülen LDT cinsinden max yıllık gemi geri dönüşümü 685.000 LDT’dir. [1]
Koruyucu ekipman sağlama kültürünün Aliağa’da gelişmiş olmadığı yaygın olarak bilinmektedir. Bu durumda, gelişmemiş sağlık ve çevre izlemelerinin olduğu tesislerin AB onayının devam etmesi mevzuatla bağdaşmamakta, tesisler arasında çifte standart oluşturulabileceği gerçeğini gündeme getirmektedir.
İSİG Meclisi raporuna göre 2013-2022 yıllarında Aliağa’da iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı incelendiğinde Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 27 işçi hayatını kaybetmiştir.[2]
Geminin iç ve dış yüzeylerinde yüksek derecede yanıcı boyalar ve koruyucular bulunmaktadır. Bunları gidermek için kimyasal maddeler kullanılmakta olup ağır metaller (kurşun, kadmiyum ve cıva), işçilerin kıyafetlerine, ciltlerine yerleşen ince toza dönüşmektedir.
Yönetmelik açısından Türkiye, tehlikeli atıklara ilişkin Basel Sözleşmesi’ne üyedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi bir ülke olarak Türkiye, tehlikeli atıkların OECD üyesi olmayan ülkelere ihracatını yasaklayan AB Atık Sevkiyat Yönetmeliği kapsamında gemileri sökebilmektedir. 2004 yılında Denizcilik Müsteşarlığı tarafından yayınlanan yönetmeliğe göre Basel Sözleşmesi’nde belirtildiği gibi tehlikeli atıkların bertarafı hususunda uygunsuz çalışan şirketlere izin verilmeyeceği söylense de birçok kirleticinin doğal çevrede yayılımı, işçi ve toplum sağlığını etkiliyor olması durumun hangi saiklerle devam ettirildiğini merak ettirmektedir. Gemilerin sökümünde çalışan işçiler patlamalardan, asbestten, ağır metallerden, yağ kalıntılarından, tributiltinlerden (TBT’lerden), poliklorlu bifenillerden (PCB’lerden) veya gemide bulunan zehirli kimyasalların bir karışımının sızmasından dolayı sürekli risk altındadır. İşçiler, etkileri bazen daha uzun sürece yayılan “meslek hastalığı/hastalıklarına” yakalandıklarını fark edemeyebilirler. Çünkü yasal mevzuatlarda bu konuda belirlenen süre çok uzun ve tetkik gerçekleştirecek hastane sayısı en aza indirilerek sadece belirli şehirlere çekilmiş durumdadır.[3]
Yüksek konsantrasyonlarda ağır metal içeren kirleticiler dolayısı ile işçilerin kan testi sonuçlarındaki kurşun seviyelerine göre, tesislerin yeterli solunum ekipmanı konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapmadığı açıktır. İşçilerle sürekli temas halinde olan su, ekosisteme ve besin zincirine girdiğinde kurşun zehirlenmesine, anemiye, karaciğer hasarına ve kansere neden olur. Ek olarak kayıtsız çalışan işçiler olduğu bilindiğinden kaza sayıları doğru değildir ve izlemeler doğru yapılmamaktadır. Gemi sökümü yapılan bölge TR kanser ortalamasının üzerindedir.[4] Tesislerin, Avrupa Listesi’ne ilk dahil edilmesinden bu yana Yönetmeliğin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği tespit edilememektedir.
Referanslar:
[1] https://ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-your-say/initiatives/13945-Ship-recycling-EU-list-of-approved-ship-recycling-facilities-12th-edition-_en
[2] https://isigmeclisi.org/20767-ezilme-patlama-yuksekten-dusme-zehirlenme-asbest-2013-2022-yillari-a
[3]https://www.isigmeclisi.org/20768-gemi-sokumunde-cevresel-etkiler-ve-isci-sagligi-sultan-gulsun
[4] https://bianet.org/haber/aliaga-daki-kanser-orani-turkiye-ortalamasinin-uzerinde-262910