Polen Dergi’nin 15. sayısını buradan indirebilirsiniz.
Polen’nden…
6 Şubat depremlerinin ardından geçen yıllarda depremden etkilenen halkın ihtiyaçlarını karşılamaya
uzanmayan devlet eli, acele kamulaştırmalarla tapulu arazilere uzanıyor. Özellikle Hatay’da halkın
toprakları gasp ediliyor ve “yeniden inşa” sürecinde barınma hakkı önemsenmeden rant devşiriliyor. Bu saldırılar yalnızca deprem bölgeleriyle sınırlı değil. Temmuz ayında TBMM’de madencilik torba yasası görüşülmeye başlandı.
Bu yasa ile halihazırda %60’ı madene ruhsatlı olan coğrafyamızda şirketlerin ruhsat alanlarının genişletilmesi, ÇED
süreçlerinin devre dışı bırakılması ve bu süreçteki kararlarda MAPEG’in yetkilendirilmesi planlanıyor. Yine bu
dönemde Meclis’ten geçen İklim Kanunu ise “net 0 emisyon, yeşil kalkınma” söylemleriyle bezenmiş ama gerçekte
sermaye lehine hazırlanmış bir metin. Bu iki yasal düzenleme, doğaya yönelik saldırıların hukuki boyutuyla sürdüğünü, ekolojik yıkımın yasal olarak meşru hale getirildiğini ortaya koyuyor. Bu yıkıma karşı mücadele edenler ise yine hukuki baskılarla sindirilmeye çalışılıyorlar.
Bütün bu süreçler, yükselen faşizmin ekoloji mücadelesine yönelik etkisini gösteriyor. Faşizm, politik baskılar,
doğanın metalaştırılması, halkların yaşam alanlarının gasp edilmesi ve krizlerin sermaye lehine fırsata
çevrilmesiyle kendisini gösteriyor. Kapitalizmin krizleri derinleştikçe bu krizlerden çıkış yolu olarak daha fazla
doğa talanı, daha fazla emek sömürüsü ve daha otoriter bir yönetim biçimi dayatılıyor. Hukukun, toplumsal muhalefeti bastırmak için nasıl araçsallaştırıldığına her gün yeni örnekler ekleniyor. Kürdistan’daki illere atanan kayyumlarla başlayan süreçte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında hapis cezası ve siyasi yasak kararı verildi. Bu kararlar ile seçimler ve halk iradesi yargı eliyle yok sayılıyor.
Ancak bu karanlık tablo karşısında teslim olmayanlar var. 19 Mart’ta gençliğin öncülüğüyle bir ayaklanma baş
gösterdi. Bugün hala köylerde, şehirlerde, üniversitelerde, adliyelerde direniş büyüyor. Bu sayımızda, büyüyen baskı rejimine ve ekolojik yıkıma karşı mücadelenin sesine kulak veriyoruz. Toplumsal hafızaya yazılan bu mücadele
anları, bugünü ve yarını kurmak için bize yol gösteriyor. Dayanışmayı büyütmenin, hakikati ısrarla dile getirmenin ve birlikte direnmenin zamanındayız.
Önemli Not: Bu sayının hazırlandığı süreçte ekoloji mücadelesinde ve bu sayının hazırlanmasında teorik ve pratik
çok emeği olan yoldaşımız Onur Yılmaz tutuklandı. Onur’un mücadeleci ruhunu yanımıza alarak sayıyı tamamladık. Onur’u alacağız ve birlikte direnmeye devam edeceğiz. Bu sayıyı, Onur’a adıyoruz. Onur’a ve tüm devrimci tutsaklara özgürlük!
Kolektifimizin çalışmalarına katılarak ve bağışçımız olarak güçlü bir ekoloji hareketinin inşasına katılabilir, örgütlü mücadeleye bir adım atabilirsiniz.
