Birleşik Krallık İklim Değişikliği Komitesi (CCC), İklim Değişikliği Kanunu uyarınca hükümetin iklim değişikliği hedeflerine yönelik ilerlemesini değerlendirdiği yıllık raporunu 28 Haziran’da yayınladı[1]. Raporda; geçen yılki Yüksek Mahkeme kararının ardından hükümetin yayınladığı Karbon Bütçesi Uygulama Planı’na rağmen bu alanda atılan politik adımların oldukça yavaş olduğu vurgulandı. Anılan planın değerlendirmesini de içeren raporda Birleşik Krallık’ın orta vadeli hedeflerine ulaşacağına dair güvenin geçen bir yıllık süre içinde azaldığı, genel uygulama hızının artırılmasına yönelik önemli bir fırsatın kaçırıldığı ifade edildi. Bir kamu kurumunun kendini denetlemesi açısından kıymetli olan bu raporu, amacına hizmet edip etmediğini görmek için detaylı bir şekilde inceledik ve bir kez da gördük ki, sermaye düzeninin işleyişinde devletin rolüne dair açık sözlülük ve “sert” eleştiriler hiçbir zaman belirleyici, hatta anlamlı bir etkileyen olamaz. Siyaset alanını belirleyenin, bu kelime ağza pek alınmasa da, sınıf mücadelesi olduğu görülüyor. Sonuçlara geçmeden önce raporun içeriğini ele alalım.
Komite raporunda geçen yaz yaşanan sıcak hava dalgasının daha önce görülmemiş sayıda sıcaklığa bağlı ölümler, orman yangıları ve günlük yaşamda önemli kesintilere yol açtığını; bu yazın muhtemelen daha da sıcak olacağını ifade etmiş. Pakistan’ın büyük bir kısmının sular altında kaldığı, Yeni Zelanda’da hayati tehlike arz eden seller yaşandığı, İspanya’da kuraklık, İtalya’da ise eşi benzeri görülmemiş yağışlar meydana geldiği belirtilerek Kanada’daki orman yangınları hatırlatılmış. Komite, AB’de, ABD’de ve hatta Çin’de cesur adımlar atıldığını söyleyerek Birleşik Krallık hükümetinin ise Cumbrian Kömür Madeni’ne ve Kuzey Denizi petrol sahalarının geliştirilmesine verdiği destekle enerji krizi karşısında kararlı şekilde hareket etmediğinin altını çizmiş. Birleşik Krallık’ın bu şekilde gerek ulusal gerekse uluslararası taahhütlere aykırı davrandığı belirtilerek çok geç olmadan iklim değişikliği ile mücadele ve hayat pahalılığı krizi ile yüzleşmenin kararlı eylemleri gerektirdiği üstünde durulmuş.
2022’de Birleşik Krallık sera gazı emisyonları, uluslararası havacılık ve nakliye dahil olmak üzere 450 milyon ton karbondioksit eşdeğeri imiş. Bu, 2021’den bu yana yüzde 0,8’lik bir artış, ancak yine de pandemi öncesi seviyelerin yüzde 9 ve 1990 seviyelerinin yüzde 46 oranında bir düşüş anlamına geliyor. Birleşik Krallık, ulusal olarak belirlenmiş iklim eylemi katkısını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerinin yüzde 68 altına düşürmek olarak kararlaştırmış. Yılda ortalama yüzde 1,2’den yüzde 4,4’e neredeyse dört katına çıkması gerekecek bu çabanın devamlılığı bir yana hükümet uzun süredir, Avrupa merkezli çevresel etki değerlendirme sistemini ortadan kaldırmak, onun yerine yeni bir çevresel değerlendirme rejimi koymak amacıyla hareket ediyor. Komite, daha uzun vadede tarım ve arazi kullanımından kaynaklanan emisyonların son on yılda esas olarak değişmediği ve diğer alanlarda önemli risk – politika boşluklarının kaldığı konusunda da uyarıda bulunmaktadır. Özetle yeni petrol ve kömür için hükümet desteği, havaalanı genişletme planları ve iklim krizi çalışmalarındaki yavaş ilerleme hükümetin iklim konularındaki ikiyüzlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Raporun içerdiği temel mesajlar şunlar oldu:
- Aciliyet eksikliği: Politika çerçevesi geçen bir yıl boyunca gelişmeye devam etmiş olsa da bu, gelecekteki hedefler için gereken hızda gerçekleşmemektedir.
- Mevcut taahhütlere bağlı kalınması ve uygulamaya geçilmesi: Hükümet bir dizi güçlü taahhütte bulundu ancak bunlar yeniden ifade edilmeli ve mümkün olduğunca hızlı bir şekilde gerçekleştirilmelerine yönelinmelidir.
- Uluslararası alanda açık bir liderlik rolünün yeniden üstlenilmesi: Birleşik Krallık’ın uluslararası iklim liderliğini yeniden kazanması gerekecektir.
- Acil öncelikli eylemler ve politikalar: Hükümetin emisyon patikasını gerçekleştirmek için bir dizi alanda eyleme ihtiyaç vardır.
- Talep yönlü ve arazi kullanımıyla ilgili politikaların geliştirilmesi: Hükümetin mevcut stratejisi, bazıları henüz geniş ölçekte uygulanmamış olan belirli teknolojik çözümlere aşırı bağımlılığı nedeniyle gerçeklememe riski taşımaktadır.
- Halkı düşük karbonlu seçimler yapmaları için güçlendirmek ve bilgilendirmek: Geçtiğimiz yıl halkı enerji kullanımını azaltma konusunda tavsiyelerde bulunmaya yönelik bazı olumlu adımlar atılmış olsa da iklim eylemi konusunda tutarlı bir halk katılımı stratejisi için çok geç kalınmıştır.
- Planlama politikasının net sıfırı desteklemek için köklü reform ihtiyacı: Planlama sistemi, tüm planlama kararlarının net sıfır zorunluluğu tam olarak göz önünde bulundurularak alınması gerektiğine dair kapsayıcı bir gerekliliğe sahip olmalıdır.
- Fosil yakıt üretiminin genişletilmesinin net sıfır ile uyumlu olmaması: Net Sıfır, yeni düşük karbonlu endüstrileri güçlü bir şekilde ilerletmenin yanı sıra, yüksek karbonlu gelişmelerden uzaklaşmayı da gerekli kılmaktadır.
- Havaalanı kapasitesini yönetmek için bir çerçeve ihtiyacı: Birleşik Krallık genelinde net havaalanı genişlemesi olmaması gerektiği yönündeki değerlendirmesine karşın, son yıllarda havaalanı genişlemesi devam etmiştir.
Raporun Ötesinde;
Bir adım geriye gidecek olursak Birleşik Krallık dışında, diğer hükümetlerin veya uluslararası alandaki diğer resmi aktörlerin iklim krizine karşı söylem ve eylemlerinde çelişkiler olduğu görülecektir. Gerek ulusal gerekse uluslararası çapta yayınlanan birçok raporda neler yapılması gerektiğine dair belirlemeler yapılırken mevcut ekonomi-politik sistemde bu eleştirilerin gerçekçi şekilde uygulanıp uygulanmayacağı dikkate alınmamaktadır. Dahası, hazırlanan bu raporlar yine mevcut ekonomi-politik sistem içerisinde kalınarak hazırlandığı için, iklim örgütlerinin neleri talep edebileceğini de sınırlamakta; iklim krizi için gerçekçi şekilde adım atılmasının önüne geçmektedir. Bir yandan iklim hareketini sınırlayan diğer taraftan eylemlere hiçbir şekilde yansımayan, kağıt üstünde kalan birtakım politika belgeleri, sözleşmeler ve sair düzenlemelerle aslında “rıza” üretilmekte, iklim hareketinin politika ve hareket alanı da daraltılmaktadır. Kendi siyasal alanını oluşturmak yerine dikkatleri buradaki niceliksel gelişmelere çekmektedir. CCC’nin raporu içerdiği jargonla iklim değişikliğine karşı atılacak “doğru” adımları işaret ediyormuş gibi görünse de gerek aciliyet vurgusuyla gerekse de somut bir yatırım-yeniden inşa planına işaret etmesiyle, bu meselenin bu noktaya gelmesine neden olan toplumsal ilişkiler bütününü göz ardı etmekte, dahası onun devamını verili kabul eden bir çağrı yapmaktadır. Şu ya da bu sermayenin iklimi daha iyi “yönetebileceği” gerçeği, yeryüzünün lanetlilerini bugün ekolojik çöküşün geldiği noktada hayatta tutmaya yetmez. Ancak mayalanmakta olan altüst oluş düzeni tarihin çöp sepetine atmaya yetmez, bu biz lanetlilerin onu oraya atacak bir şekillenmeye girmemizi gerektiriyor.
Mevcut sisteme içkin iklim krizine karşı bu hareketsizlik ve çelişki halinin uluslararası düzeydeki karşılığı olan COP-28 zirvesini boykot etme fikriyle bu yıl Aralık ayında Pakistan’da Yeryüzü Sosyal Konferansı adıyla alternatif bir buluşma düzenlenecek ve dünyanın farklı ülkelerinden örgütlerin katılımıyla iklim hareketi, iklim krizine karşı kendi plan, politika ve programını oluşturmak için bir kez daha bir araya gelecek[2]. COP’u boykot çağrısını imzalamak, iklim gerçekçisi bu konferansı örgütleme sürecine katılmak isteyen örgütler ve kişiler earthsocialconference@disroot.org adresi üzerinden iletişime geçebilirler. İşçi sınıfı ve ezilenler için sömürü ve talan düzeni olduğu kadar manipülasyon ve iradesizleştirme düzeni olan kapitalizmi, onun sınıfsal temellerine hücum ederek, onun iktidar aygıtlarının bir yönetim aracı olarak dikte ettiği bilim soslu sözleri sürekli teşhir ederek karşımıza alabiliriz. Görünenin ardındaki gerçeği açığa çıkaran kendi sözümüzü kurmakta ısrar etmeliyiz. Ancak bu ısrar ve örgütlenme çabasıyla iktidar bilinciyle kuşanmış, militan ve bedelleri göz alabilen bir iklim hareketi oluşturabiliriz.
Notlar:
[1] https://www.theccc.org.uk/publication/2023-progress-report-to-parliament/#downloads
[2] https://www.polenekoloji.org/yeryuzu-sosyal-konferansi-icin-cagri-aralik-2023te-pakistan/