1984’te İsveçli şirket Boliden; yüksek oranda arsenik, cıva, kadmiyum ve kurşun içeren yaklaşık 20.000 ton zehirli atığı Şili’nin Arica kasabasına boşalttı. Boliden, Promel adlı Şili merkezli şirkete malzemeyi işlemesi için bir milyon dolar ödedi ancak şirket bu geri dönüşüm işlemlerini kısa süre içinde durdurarak işlemlerin devamını getirmedi. Zamanla atıl hale gelen zehirli atıklarla dolu bu alan, bölge çocuklarının oyun alanına dönüştü. Yıllar içinde, çocukların üzerinde koşuşturduğu atıklar, bölgede ciddi sağlık sorunlarına ve erken ölümlere yol açtı.
İsveç’in atıkları, üretildiği ülkeden binlerce kilometre uzakta yaşayan Arica halkının ciddi sağlık sorunları yaşamasına sebep olmaya devam ediyor. Atıklardan etkilenen ve hayatını kaybeden kayıtlı en az 12.000 kişinin bulunduğu söyleniyor. Bu sağlık sorunlarının arasında kanser, eklem ağrısı, solunum güçlükleri, alerjiler, anemi, düşük ve doğum kusurları yer alıyor.
2013 yılında, aralarında insan hakları savunucularının da bulunduğu 796 Arica sakininden oluşan bir grup, İsveç’te Boliden’e karşı bir hukuk mücadelesi başlattı. Uzun ve meşakkatli bu hukuk mücadelesinin sonunda, mağdurlar davayı kaybetti. Kuzey Norland Temyiz Mahkemesi, mağdurların iddialarının zaman aşımına uğradığına karar verdi ve İsveç Yüksek Mahkemesi davayı incelemeyi reddetti. Aslında süregelen zarar söz konusu olduğunda zamanaşımına uğramaması gereken dava ikiyüzlü ‘Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’nun kurbanı oldu ve hukuk İsveç Devleti ve Boliden Firması lehine karar verdi. Boliden firması mağdurlar tarafından talep edilen tazminatın yarısına denk gelecek kadar parayı ‘manipülatif’ bilirkişileri davaya dahil etmekte kullandı.
Boliden hazırlattığı yalan ve haksız bilirkişi raporlarında Aricalıların tahlillerinde çıkan yüksek arsenik oranını, deniz mahsullerinin yoğun tüketimine bağlayan beyanlar sundu. Fakat Arica bir çöl kasabasıydı ve denizden kilometrelerce ötedeydi! Boliden dava sürecindeki agresif tutumunu sonrasında da devam ettirerek davayı sürdüren çevre avukatlarını, bilirkişi ve dava masrafı olan 5 Milyon dolarlık harcamayı kendilerinden tahsil etmekle tehdit etti.
Arica belgeseli tam olarak bu ikiyüzlülüğü anlatmakta ve Arica halkının sonuçsuz kalan hukuki mücadelesine tanıklık etmektedir. 15 yıllık bir çekim sürecine dayanan film hem Boliden firması temsilcileriyle hem de Arica halkı ile uzun görüşmelere dayanmaktadır.
Belgesele dair fikirler ilk olarak 2004 senesinde şekillenmiş. Lars Edman ve William Johansson, belgesel film üzerine yüksek lisans yapmak için gittikleri Şili’de final projelerinin konusuna karar vermeye çalışırken Arica’nın kuzeyine taşınan zehirli atıklardan haberdar oluyorlar ve böylelikle filmin hikayesi başlıyor. Yönetmenler uzun bir süre Boliden maden şirketi üzerine araştırma yaptıktan sonra 2009’da Şili’nin Arica kentine boşaltılan Boliden’in zehirli atıklarını konu alan Toxic Playground’u yayınlıyorlar. Toxic Playground yayınlandıktan sonra büyük bir etki yaratıyor, bu konu İsveç parlamentosuna da taşınıyor fakat devamı gelmiyor. Sürecin devamını yönetmenler şöyle aktarıyor: “Sonra bir gün Amerikalı bir avukat bizi telefonla aradı ve filmimizi izlediğini ve İsveç mahkemesinde Boliden’e nasıl dava açılacağını araştırdığını söyledi. Biz de süreci içeriden takip ediyor olduk. Böylelikle filmi çekmeye karar verdik. 15 yıldan fazla bir süredir kaydedilen ve süren adalet mücadelesinin filmidir Arica”. Şili’de doğmuş olan fakat sonrasında maden şirketi ile aynı ismi taşıyan Boliden’de büyüyen yönetmen Lars Edman belgesel boyunca ana karakterlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
İsveçten Arica’ya tonlarca zehirli atığın satılması yani para karşılığında zehirli atıkların küresel kuzeyden küresel güney ülkelerine taşınmasının ticareti ve bu atıkların sebep olduğu sağlık sorunları ekolojik emperyalizm pratiklerinin ne ilki ne de sonuncusu. Ekolojik emperyalizm şehir-kır, merkez-çevre arasındaki ekolojik ilişkileri eşitsiz alışverişler yoluyla dönüştürüyor. Emperyal ülkeler sürdürülebilirlik sloganlarıyla kendi ülkelerinde yeşil enerji hayalini canlı tutarken ürettikleri atıkları çevre ülkelere boşaltarak bir anlamda arkalarını temizlediklerini düşünüyorlar.
Bu davanın ve süregiden mücadelenin sesinin iki ayrı belgesel yoluyla dünyaya duyurulmasının sonucunda, 2021 yılında BM raportörleri sahaya gelerek İsveç Hükümeti ve Boliden aleyhine bir rapor hazırladılar fakat esasında, filmin sonunda yasal mücadelenin sonuçsuz kalışına tanık oluyoruz. Arica halkının sağlık giderlerinin karşılanması için bir an önce harekete geçilmesine ve zehirli atıkların İsveç’e, ait olduğu yere geri gönderilmesine dair talepleri karşılık bulmuyor. Halkın, yaşam alanlarına istif edilmiş zehirli atıklar sebebiyle sağlık sorunları ve erken ölümlerle boğuşmasına sebep olan dev maden şirketi Boliden’in hukuken suçsuz olduğuna karar veriliyor. Arica halkı bu davanın sonucunda hayal kırıklığına uğramış gibi görülebilir fakat bu hayal kırıklığından doğan kızgınlık emperyal ülkelerin dayattığı bu iki yüzlü sistemi değiştirmeye yönelik bir direnç ve başkaldırı potansiyeline sahip. Bahsedilen davanın sonuçsuzluğu mücadele ve örgütlenme biçimlerimizi sistem içi hukuk mücadelelerinin ötesine taşımamız gerekliliğine işaret ediyor.
Kaynaklar:
Laika Film & Television (2020). ARICA directors Lars Edman and William Johansson Kalén interviewed in Variety – ARICA. [online] Available at: https://aricafilm.com/news/arica-directors-lars-edman-and-william-johansson-kalen-interviewed-in-variety/ [Accessed 4 Feb. 2022].
UN Human Rights (n.d.). OHCHR | Chile: Nearly 40 years on, still no remedy for victims of Swedish toxic waste – UN experts. [online] www.ohchr.org. Available at: https://www.ohchr.org/en/NewsEvents/Pages/DisplayNews.aspx?NewsID=27147&LangID=E