Kriz ve Hayatta Kalma/Savunma Araçlarından Biri Olarak Kooperatifler*

0
1246

1) Kriz, krize karşı örgütlenme

2008’de başlayan krizin önce ABD, Avrupa ve sonra da “yükselen piyasalarda” sürmesi, piyasalara pompalanan milyarlarca dolara rağmen durgunluğun sürekli hale gelmesi tabii ki en kırılgan ekonomik göstergelere sahip Türkiye’yi de etkisi altına aldı.

Covid-19 salgınına karşı devletlerin aldığı tutum giderek açığa çıkınca 2020 yılında salgın koşulları altında direniş, mücadele ve örgütlenmenin yeni biçimleri ortaya çıkmaya başladı, devlet şiddetine yönelik direniş çok farklı coğrafyalarda eş zamanlı olarak ortaya çıktı.1

2019 yılında krize karşı genel bir direniş hattı örgütlemekten uzak olan işçi ve emekçi kesimlerde krize yönelik direnme eğilimleri filizlenmeye başladı. Nedir bu direnme eğilimleri? Birincisi işten çıkarmalara karşı ortaya çıkan direnişler, ikincisi örgütsüz yerlerde sendikalaşarak sürdürülen örgütlenme mücadelesi, üçüncüsü işten atılmalara karşı sürdürülen direnişler: Flormar, Cargill, Real Market, Tariş. Dördüncüsü ise temel gıda ürünlerine ulaşmak için örgütlenen dayanışma ağları, kooperatif örgütlenmeleridir.

Bosch Çalışanları Tüketim Kooperatifi Bursa’da kooperatif mağazasında “nitelikli gıda herkesin hakkıdır” perspektifi ile hareket etmekte, doğrudan üretici köylü kooperatiflerinden alacağı yeni bir kooperatif örgütlenmesine de yönelmektedir. Düzce İşçi Yardımlaşma Derneği Düzce’de işçilere kilosu 50 kuruştan 120 ton patates ve 10 kilosu 15 liradan 6 ton şekeri getirip dağıtmıştır.

2020 yılında Covid-19 salgını krizden çıkış yolu arayan uluslararası sermayenin can simidi oldu. Sağlıklı beslenmenin salgına karşı koruyucu etmenlerden biri olduğunun ortaya çıkması halk sağlığı sorunu olarak yeterli dengeli ve sağlıklı beslenmenin aciliyetini de gösterdi. Gıda üretimi ve tedariğinin sermaye ve devletlere bırakılmayacağı çok daha net biçimde görünür oldu. Dünyanın her yerinde gıda üretimi ve dağıtımına yönelik ağların, kooperatiflerin ortaya çıkması tabanda mayalanan hareketin ip uçlarıdır.

Kooperatif örgütlenmesi mevcut siyasi iktidardan burjuva muhalefete, devrimci sosyalist hareketten işçi hareketine, üretici köylülerden konu üzerine kafa yoran düşün insanlarına kadar geniş bir yelpazede gündeme giriyor. Hemen her kesimde kooperatifçilik üzerine raporlar hazırlanıyor. İktidar, sermaye ilişkileri çerçevesinde finans, sigorta, bankacılık ve hizmet sektöründe kooperatifler kurulmasını önemsemekte, bunu yeni bir kalkınma stratejisine bağlamak eğilimindedir. Tartışmayı sağlıklı yürütmek açısından kooperatif örgütlenmesinin ikili karakteri, sosyalistlerin konuya bakışını ve günümüzde neyin ve nasıl yapılacağını tartışmaya ihtiyacımız var.

2) Kooperatiflerin ikili karakteri

a) Sermayenin ve devletin kooperatiflere bakışı

Kooperatif örgütlenmesinin ikili karakterlerinden biri kooperatifi mevcut kapitalist üretim ilişkileri içinde tanımlayan kooperatif işletme tanımıdır.

Kooperatif işletme tanımı sürdürülebilir kalkınma, sosyal girişimcilik, devlete bağımlılık, anonim şirket gibi çalışma özelliklerini içinde barındırır. Ticaret Bakanlığı’na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün 2017’de yayınladığı Kooperatifçilik Raporu 2016’da “Kooperatifler; atıl kaynakların harekete geçirilmesi, sermayenin tabana yayılması, dezavantajlı kesimlerin kendini ekonomik ve sosyal güvenceye alarak ekonomiye dahil olması ve küçük girişimlerin birleşerek büyük aktörlere dönmesini sağlama noktasında en etkili girişim modeli olarak öne çıkmaktadır. Tüm dünya genelinde hissedilen ekonomik kriz zamanlarında da kooperatifler faaliyetlerini hız kesmeden sürdürmeyi başarabilmiştir,” diye belirtilmiştir. Türkiye’de, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu (2004 yılında yapılan değişiklik sonrası) kooperatifleri şöyle tanımlamaktadır: “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.

Ticaret Bakanlığı’na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, bu alanda yeni bir strateji geliştiriyor. Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı, Türkiye’de kooperatifçiliğin zayıf olmasının asıl nedeninin kamunun görevlerini yapmaması olarak tespit etmesine rağmen yeni yaklaşım eskisinden çok farklı değil. Yeni kooperatif türleri finans, sigorta, bankacılık başta olmak üzere hizmet sektöründedir. Ayrıca kooperatiflerde ortaklar dışında yönetici olabilecek yasal düzenlemeler yapılması düşünülmektedir. Yeni hal yasası ise hal yönetimlerinin kurulacak anonim şirketlerine bırakılmasını öngörmektedir. Hal yasasının görüşüldüğü meclis çalışma grubuna kooperatifler alınmamıştır. Devletin öngördüğü kooperatif modeli anonim şirket gibi işleyen modeldir. Fortune 500 En Büyük Sanayi Kuruluşları listelerinde kooperatifler ve iştirakleri, Trakyabirlik, Bursa Eczacılar Kooperatifi, İzmir Eczacılar Kooperatifi, Konya Şeker San. ve Tic. A.Ş., Kayseri Şeker San. ve Tic. A.Ş., Gübre Fabrikaları T.A.Ş., Ecza Koop. Farmalojistik A.Ş., İstanbul Eczacılar Kooperatifi, Marmarabirlik yer almaktadır.2

Devletin imzalayarak uygulama yükümlülüğü altına girdiği Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Anlaşmaları uluslararası ticarette ve tarım uygulamalarında uygulanacak kuralları belirlemektedir. Taraf ülkeler bu kurallara uymadıkları zaman bunun yaptırımları olmaktadır. Türkiye tarımında teşviklerin ve desteklerin kaldırılması, Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO)’nun tasfiyesi ile çiftçi tüccarın insafına terk edilmiş, gıda toptancısı ve perakendecisi olan şirketler sözleşmeli çiftçi uygulaması ile çiftçiyi kendisine bağlamıştır.

Bu politikalar doğrultusunda kooperatifçilik tasfiye edilmiş, tarımda tekelleşme ve kapitülasyonun yolunu açan önlemler alınmaya başlamıştır. Miras yoluyla toprak küçülmesini önlemek için asgari sınır kanunla belirlenmiştir. Bankaların köylüye verdiği krediler yoluyla köylü bankalara toprağını kefil ederek borçlandırılmıştır.

Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı’nda Türkiye Kooperatifçilik VizyonuGüvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler niteliğini kazanmış bir kooperatifçilik yapısına ulaşmak” olarak tanımlanmıştır.

Kooperatifçilik ile ilgili yapılan anketin sonuçlar bölümünde Tehditler başlığı altında sıralanan başlıklar devletin kooperatifçiliğe bakışını ortaya koymaktadır. “Kooperatiflere yönelik devlet desteklerinin giderek azalması, ilgili Bakanlıklar dışında kalan kamu kurumlarında kooperatifçiliğin gelişimi ile ilgili yapılan çalışmaların yetersizliği veya bu konulara arzu edilen ölçüde ilgi gösterilmemesi;

Bazı alanlarda kooperatiflere tanınan avantajların, değişik faktörlerin etkisiyle ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar, sivil toplum kuruluşlarının (sendikalar, meslek odaları, tüketici dernekleri vb.) kooperatifçiliğe olan ilgisinin giderek azalması, şirket birleşmeleri yolu ile yaratılan ekonomik ölçek büyüklüğünün kooperatiflerin rekabet gücünü ve pazar paylarını olumsuz yönde etkilemesi;

Çok uluslu şirketlerin kooperatiflerin “yerel” düzeydeki üstünlükleri ve ayrıcalıklı durumları için bir tehdit oluşturmaları, artan küresel ve ekonomik riskler, SWOT Analizi (Zayıf Yanlar ve Tehditler) Öncelikli Sorun Alanları başlığı altında sıralanan saptamalar devletin konuya yaklaşmasının sonuçlarının sıralanmasını getirmiştir. Etkin ve sürdürülebilir bir kooperatifçilik politikası oluşturulmasında yaşanan eksiklikler, kamunun genel gözetim, düzenleme, denetim ve yaptırım konusunda yaşadığı yetersizlikler; kaynak, yetki ve yeniden organize edilmeleri ihtiyacı, kooperatiflerin sosyal ve ekonomik önemine ilişkin istatistikî verilerin yetersizliği, kooperatiflere yönelik devlet desteklerinin giderek azalması, ilgili bakanlıklar dışında kalan kamu kurumlarında kooperatifçiliğin gelişimi ile ilgili yapılan çalışmaların yetersizliği veya bu konulara arzu edilen ölçüde ilgi gösterilmemesi, bazı alanlarda kooperatiflere tanınan avantajların, değişik faktörlerin etkisiyle ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar.”3

b) Emeğin kooperatiflere bakışı

Kooperatif; ortak ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçları karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu, demokratik olarak işleyen dayanışma ekonomileri olarak tanımlanan modellerden biridir. Patronsuz kolektif üretim ve tüketimi örgütlemektedir.

Kooperatifin bu tarz işleyişi dayanışmacı ve kolektif temelde kapitalist üretim ilişkileri içinde özel mülkiyet olmaksızın hayatın mümkün olduğunu gösteren filizler olarak ortaya çıkar. On yıllardır alternatifimiz yok diyen özel mülkiyet üzerine kurulu üretim ilişkilerinin yapısal ve sürekli hale dönüşen krize cevap verememesi üzerine ortaya çıkan kolektif hayatta kalma mekanizmalarından biridir. Hayatın birlikte omuzlanması, faaliyet yürütülen alandan başlamak üzere sistemin sorgulanmasının da temelini oluşturmaktadır. Kapitalist üretim ilişkileri içinde faaliyet gösterilmesi sürekli tekelci sermaye gruplarının baskısı altında olunacağını göstermektedir. Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin temel yedi ilkesi tekelci sermaye gruplarına karşı hayatta kalma ve savunma örgütleri olarak uzun bir tarihsel mücadele sürecinden gelmektedir.

18. yy işçilerin hayatta kalmak için geliştirdikleri ilk örgütlenmeler sendikalar ve işçi tüketim kooperatifleridir. İngiltere’de sendikalar 1824 yılına kadar yasa dışı idiler. (Kıta Avrupası’nda ise, bundan 40 hatta daha uzun yıllar sonra bile yasa dışı olarak kaldılar). 1824’te yapılan bir parlamento soruşturmasında, işçi birliklerini yasaklama girişimlerinin düşmanlık ve güvensizlik duygularını artırmaktan başka bir işe yaramadığı ve işçileri şiddete yönelterek toplumun huzurunu bozduğu kaydediliyordu. Bunun üzerine, işçi birleşmelerini yasaklayan kanunlar iptal edilerek (1824), işçi kuruluşları yasal bir hale geldiler ve fesat kuruluşları olma şaibesinden de kurtuldular. Tarihsel gelişimi içinde İngiliz işçi hareketi üç tekerlek üzerinde ilerledi: “Sendikacılık, Kooperatifçilik ve Politika”. Sendikalar, işçilerin ücret ve çalışma şartlarına ilişkin haklarını korumaya ve geliştirmeye çalışırken; kooperatifler de tüketim alanında işçilerin iktisadi durumlarını geliştirerek, daha iyi bir hayat seviyesine yükselmelerini sağlamada onlara yardımcı oldu.4

19. yy’da gelişen sosyalist hareket hayatın her yönünü örgütleme perspektifi ile sendikalar, kooperatifler, kültür merkezleri, spor kulüpleri kurmaya başlamışlardı. Geniş emekçi yığınların örgütlenmesinde kooperatifler önemli bir araç olarak işlev görmüştür.

Sendikalar ile kooperatiflerin arasındaki işbirliğinin başladığı İngiltere’de grev dönemlerinde kooperatifler işçilerin gereksinim duyduğu malları, tutarı sonradan ödenmek üzere kredili olarak satmışlardır. Sendika-kooperatif ilişkisi Almanya’da sendikalar birliği ile tüketim kooperatifleri birliğinin güçlerini birleştirerek halk sektörü adı verilen bir sosyo-ekonomik hizmetler sektörü oluşturmaları şeklinde olmuştur.

3) Yeni toplum, sosyalizm ve kooperatifler tartışması

Marx gelişen işçi kooperatiflerini değerlendirirken, bu yeni çabayı işçilerin mevcut üretim ilişkilerini devrimcileştirmek için attıkları önemli bir adım olarak görür. Ayrıca bu çabanın eski üretim ilişkileri içinde filizlenen yeninin ilk nüveleri olarak değerlendirmekte ve bunun devlet yardımı ile kurulan kooperatiflerle hiçbir ilgisinin olmadığını söylemektedir.5

Özellikle Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nde sendikalar ve kooperatiflerin sosyalist toplumun temeli olacağını savunan Bernstein’a karşı yürütülen mücadelede Rosa Luxemburg sadece kooperatifler üzerine kurulacak bir sosyalizmin imkansızlığını göstermiş, ayrıca mevcut kapitalist üretim ilişkileri içinde de ancak üretim kooperatiflerinin kendilerini destekleyen tüketim kooperatifleri olduğu zaman ayakta durabileceğini söylemiştir.6

Ekim Devrimi’nden sonra kooperatif örgütlenmesi yeni inşa edilen toplumsal sürecin kaldıraçlarından biri oldu. Lenin “Bizim toplumsal düzenimizde kooperatifsel işletmeler, kolektif işletmeler olarak özel kapitalist işletmelerden ayrılır; fakat eğer devlete, yani işçi sınıfına ait olan toprak üzerinde kurulmuş ve üretim araçlarıyla donatılmışlarsa, sosyalist işletmelerden ayrılamazlar”7 diyerek konuya bakışlarını ortaya koymuştur. Lenin bu makalesinde “seyyar satıcılık diye geçmişte alay ettiğimiz” dediği kooperatifleri yeni bir toplumun inşasında bir kaldıraç olarak kullanılmasının önemine dikkat çekiyor.

Tabi ki burada kooperatifler üzerine yapılan tartışmanın ekseni, işçi sınıfının mevcut kapitalist düzeni, devlet aygıtını parçalayarak yıkması hedefi ile çok yakından ilgilidir. Yani mevcut düzeni yıkmak yerine kooperatifler vasıtasıyla yeni bir toplumun kurulacağını söyleyen siyasetin eleştirisidir. Üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin bireysel niteliği arasındaki temel çelişkiye sahip olan kapitalizmin uzun tarihsel gelişimi sürecinde sendikalar nasıl sınıf bilinci kazanmanın yerleri olmuşlarsa aynı mücadele süreci içinde kurulan kooperatifler de, anonim şirketler gibi kapitalizmin tarihsel sınırını gösteren öz deneyimlerdir. Kapitalizm ve özel mülkiyetin tarihsel sınırlarını göstermede kooperatif, demokratik ve katılımcı özellikleri ile pozitif bir biçimken anonim şirket sermaye gruplarının az bir sermaye ile çok daha fazla sermayeyi kontrol ettikleri negatif bir biçimdir.

Ekim Devrimi sonrasında Sovyetler Birliği’nde kooperatifler önemli bir sosyalist mülkiyet biçimi olarak önem kazanmışlardır. Ekim Devrimi ile birlikte devrimci dalga bütün yer küreye yayılmaya başlamıştır. Bu koşullar altında Komünist Enternasyonal (Komintern) işçi hareketinin kooperatiflerde çalışması üzerine temel bir perspektif çıkarmıştır:

1. Proleter devrim çağında, devrimci kooperatifler önlerine iki hedef koymalıdır:

a. Siyasal iktidarı ele geçirme mücadelesinde, işçilere yardımcı olmak.

b. İktidarın zaten ele geçirilmiş olduğu yerlerdeyse, işçilerin sosyalist toplumu örgütlemelerine yardımcı olmak.8

İşçi hareketinin ilk geliştiği İngiltere’de sendika, kooperatif ve siyasal örgütlenme nasıl ihtiyaçlar temelinde aynı tarihsel dönemde ortaya çıkarak bu üç alandaki örgütlenmenin birbirinden bağımsız olarak ele alınmayacağını tarihsel olarak ortay koymuşlardır. Komünist Enternasyonal kooperatif örgütlenmesi üzerine tezlerde devrimden önce ve sonra olmak üzere farklı tarihsel koşullarda kooperatif örgütlenmesinin nasıl ele alınacağının çerçevesini belirlemiştir. Tabi ki bu tezleri ele alırken zaman ve mekan mefhumlarını dikkate almamız gerekiyor. İçinde yaşadığımız tarihsel dönem 20. yy’ın başındaki emperyalizm ve proleter devrimler çağından bazı farklılıklar taşımaktadır. En önemli fark da Ekim Devrimi ile içine girilen proleter devrimler çağı ile 20. yy sonunda çöken sosyalist inşa deneyimlerinin yarattığı tarihsel koşullardır.

1895 yılında İngiltere’de kurulan Uluslararası Kooperatifler Birliği bugün yeryüzünde halen faal olan bir uluslararası birliktir. Kooperatifçilik hareketinin tarihsel birikimi üzerinden sentezlediği temel ilkeleri bugün kooperatif hareketinin temeli olmayı sürdürüyor.9

1990’larda sosyalist ülkeler ve halk demokrasilerinin çözülmesi sonucu içine girilen tarihsel yenilgi dönemi işçi sınıfı hareketinde büyük bir gerilemeyi de beraberinde getirdi. Emperyalist kapitalist sistemin dünya genelinde saldırılarının yoğunlaşmasına neden olan bu gelişme, geniş kent ve kır işçi emekçilerinde savunma örgütleri olarak sendikalar (yeni sendikal örgütlenme modelleri ile birlikte) ve kooperatiflerin birlikte örgütlenerek hayatta kalma mücadelesinde daha belirgin hale gelmelerini sağladı.

Bütün bu söylediklerimiz mevcut kapitalist üretim ilişkilerini kökten değiştirecek olan kapitalizmin yıkılmasını hedefleyen devrimci mücadeleyi içermektedir. Merkezi planlama temel ihtiyaçların ve önceliklerin belirlenmesinde asıl olması gerekendir. Yani neyin ne kadar nasıl ve kim için üretileceği sorularına somut cevap veren tabandan örgütlenen bir mekanizmadır. Kooperatifler de sendikalar gibi geniş işçi-emekçi yığınların kolektif hayatı ve mücadeleyi öğrendikleri bir “birlikte öğrenme” mekanizmalarına dönüşürler, “sosyalizmin pratik okulu” olurlar.

4) Kooperatif örgütlenmesine nasıl bakmalıyız?

a) İşçi-emekçiler için kooperatif nedir?

Dünyada süren krizin 12 yılı geçmesi, salgınların bu sürece eklenmesi, ufukta herhangi bir iyileşme umudu görülmemesi emperyalist kapitalist üretim ilişkilerinden kaynaklanan yapısal bir sorun olduğunu giderek daha çıplak biçimde ortaya koymaktadır.

Dünyada kooperatifçilik hareketi giderek ivme kazanıyor. Yaşadığımız coğrafyada ezilen ve sömürülen geniş emekçi yığınlar hayatta kalma ve kendilerini savunma biçimi olarak on yıllardır kooperatiflerin üzerine yapışmış bulunan “buralar üç kağıtçılık, dolandırıcılık, para çarpma” yerleridir söylemleri ile mücadele ederek yeni kooperatifler kurmaya devam ediyorlar.10

Bu kooperatifler içinden çıktıkları koşulların izlerini üzerinde taşımaktadırlar. Sorunlarla açık biçimde yüzleşerek birbirinin deneyiminden öğrenmek, birlikte iş yaparak ortak faaliyet deneyimini arttırmak, dayanışmacı-demokratik bir kooperatif hareketinin birlikte inşa edilmesini kolaylaştıracaktır.

İçinde yaşadığımız tarihsel dönemde, emperyalist kapitalist üretim ilişkilerinin tarihsel sınırını 20. yy’dakinden çok daha fazla geçmiş bulunmaktayız. Bir yandan kapitalizmi yıkarak yeni bir toplum mücadelesinin temel dinamiklerini ve hedeflerini netleştirirken diğer taraftan işçi ve emekçilerin her alanda örgütlenmesi için sendikal ve kooperatif örgütlenmelerini dar siyasi çıkarların dışında halk örgütlenmeleri olarak ele almalı, hayatın her alanında kurulması için enerjimizi yoğunlaştırmalıyız.

Kooperatifçilik hareketine siyasal örgüt ve partilerin eğilimi bu siyasi hareket ve partilerin gerçek hayat ile ilişkilenme konusunda bir eğilim içinde olmaları açısından faydalı iken, herkesin kendi kooperatifini kuracağı bir tür dernekçilik olarak ele almaları durumunda dernekçiliğe benzeyen bir kooperatif enflasyonun yaşanması ve kooperatifçilik hareketinin ayakları üzerine durmasını engelleyen bir işlev taşımasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Sosyalistler açısından bu alanda süren tartışmaların pek sağlıklı olduğunu söylemek mümkün görünmüyor. Yaşananlar içinde olduğumuz tarihsel dönemin özellikleri ve bu tarihsel dönemdeki sendika ve kooperatif hareketinin nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin bir analiz ve tartışmanın üzerinde gelişmiyor. Daha çok sosyalistlerin dışında gelişen kooperatif örgütlenmelerinin görünür olması tartışmaya sosyalistleri de tedricen çekmektedir. Onun için yaşanılan tartışmalar biraz siyasi rekabetin berbat mirası üzerinde giderek elzem hale gelen hayatta kalma örgütlenmelerinden birinin deforme edilmesine yönelik bir kayıkçı dövüşünü andırmaya başladı.

Uygulanan ekonomik politikaların yarattığı sosyal yıkım, sınıf eksenli bir örgütlenme ve mücadele çizgisini dayatmaktadır. Kapitalist sisteme karşı savunma ve hayatta kalma örgütleri olan sendikalar ve kooperatifler bu tarihsel dönemde çok iyi ele alınması ve örgütlenmesi gereken örgütlenme biçimleridir. Sistemin alternatifi yok söylemine karşı, sistemin içinden çıkan, hem sistemle uzlaşma eğilimi hem de kolektif bir bilincin oluşması ve bir tür sistem karşıtı “okul” olma eğilimi taşıyan kooperatif örgütlenmesini, sistem karşıtı “okul” olma işlevi ile ele alarak, konumuz açısından kooperatiflere tarihsel ve güncel olarak bakacak bir perspektif geliştirmeliyiz.

Dünyada ve Türkiye’de demokratik kooperatifçilik hareketinin deneyimlerinden yola çıkarak, içinde yaşadığımız tarihsel dönemin özelliklerini dikkate alan, demokratik bir kooperatif hareketi, dayanışma ekonomileri temelinde inşa edilebilir.

Kooperatif örgütlenmesi bir hayatta kalma, kendimizi savunma biçimi olarak giderek daha fazla ilgi görmeye başlıyor. Bir yandan devlet ve sermayenin çıkarlarına uygun olarak düzenlenmeye çalışılan kooperatif örgütlenmesi ile mücadele ederek diğer yandan Uluslararası Kooperatifler Birliğinin 7 temel ilkesini referans alarak kooperatif örgütlenmesinin sermayeden ve devletten bağımsız olarak gelişmesi için mücadele etmeliyiz. UKB’yi yetersiz gören bölgesel yeni oluşumlarla da ilişki geliştirerek yeni dönemde birlikte örgütlenmenin biçimlerini bulmalıyız. 70’lerde temelleri atılan Demokratik Köylü Hareketi (Köy-Koop) ve kentlerde örgütlenen Halk Tüketim Kooperatifleri (Halk-Koop), fabrikalarda örgütlenen işçi tüketim kooperatifleri yaşadığımız coğrafyada devletten ve sermayeden bağımsız kooperatif örgütlenmeleri olarak, kendi öz deneyimimiz olarak bize yol göstermektedir.

İçinde yaşadığımız dönemde işçi-emekçi kesimlerde yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek için doğal gıdaya ulaşmanın yolu olarak işçi tüketim kooperatifleri, halk tüketim kooperatifleri, üretim ve hizmet sektöründe işçi kooperatifleri, tarımda üretim kooperatifleri örgütlenmesine önem vermeliyiz. Sendikal mücadele toplu sözleşme görüşmelerinde iş yavaşlatma, işyeri işgalleri, grev gibi yöntemlerle gelirin arttırılması mücadelesi verirken, kooperatif örgütlenmeleri sendikal mücadele ile elde edilen kazanımların korunmasını örgütlü bir biçimde yapılmasını sağlar.

Öncelikli olarak kooperatif örgütlenmesinin mevcut durumunu ortaya çıkarmak için veriler toplanıp analiz edilmelidir. Milli Kooperatifler Birliği altında istatistiki verilere ulaşmak mümkündür. Kooperatif sayısının bu kadar çok ortaklarının az olduğunu, birde işlevsiz olduklarını bu istatistiklerden görmek mümkün.

Kooperatifçilik üzerine tarihsel deneyim ve birikim özellikle Köy-Koop, Halk-Koop ve işyerlerinde kurulan işçi tüketim kooperatiflerinin deneyimleri derlenip toparlanmalıdır.

Kooperatifçilik alanında kır kentin birlikte olacağı yeni örgütlenme modelleri üzerine çalışılmalıdır. Düzenli olarak birlikte öğrenme süreçlerine dahil edilmeli, hem güncel hem tarihsel deneyimden yararlanılabilecek birlikte öğrenme mekanizmaları kurulmalıdır. Var olan kooperatifler arasında ilişkiler kuracak formlar, mevcut birlik ve üst birlik biçimlerinin dışında ortak hareket edilebilecek ilişki biçimleri geliştirilmelidir. Kır-Kent Ağı bu yolda atılmış ilk mütevazi adımlardan biridir. Kent ve kır kooperatiflerinin sorunların birlikte çözülmesi, antikapitalist zeminde dayanışma ekonomisi olarak örgütlenmesinin ilk adımlarıdır.

Kooperatif çalışmaları kapitalist üretim ilişkilerinin işleyişini bilince çıkarak bir öz deneyim olarak ele alınmalı; kooperatif şirket farkı, kapitalist üretim ilişkilerinin sorgulanması perspektifi ile ele alınmalıdır. Bütün bunların ilişkili olduğu demokratik bir kooperatif hareketi örgütlenmelidir.

* Demokrat Haber’deki yazıdan güncellenerek özetlenmiştir.

Dipnotlar

1http://isyandan.org/makaleler/2020-direnisin-mucadelenin-ve-orgutlenmenin-yeni-bicimleri/

2Fortune Dergisi, Türkiye Kooperatifçilik Raporu 2016, http://koop.gtb.gov.tr/data/592ea2dd1a79f514ac499aae/TKR-2016-2017%200804-BASIM.pdf

5“Emekçilerin kooperatif fabrikalarının kendisi, fiili olarak örgütlendikleri her yerde, doğal olarak mevcut sistemin tüm eksikliklerini yeniden üretmelerine ve yeniden üretmek zorunda kalmalarına rağmen, eski biçimin içinde yeninin ilk filizlerini temsil ederler”. “İşçilerin kooperatif üretim koşullarını toplumsal ölçekte ve hepsinden önce de kendi ülkelerinde ulusal ölçekte kurma arzuları, sadece mevcut üretim koşullarını devrimcileştirmek için çalıştıkları anlamına gelir ve bunun, devlet yardımıyla kooperatif kurmakla hiçbir ilgisi yoktur. Ama mevcut kooperatif toplulukları söz konusu olduğunda, bunlar ancak işçilerin bağımsız örgütleri olarak kaldığı ve hükümetler ya da burjuvalar tarafından himaye altına alınmadıkları sürece bir değere sahiptir”. Karl Marx, İşçi yönetimindeki kooperatif işletmeler üzerine, http://www.abstraktdergi.net/isci-yonetimindeki-kooperatif-isletmeler-uzerine/

6“Kooperatifler –özellikle üretim alanındakiler– kapitalizmin ortasında bir melez biçim oluşturmaktadır. Kooperatifler kapitalist ticaret bünyesinde yer alan, toplumsallaşmış küçük üretim birimleri olarak tarif edilebilir”. “Üretici kooperatifleri sadece bazı dolambaçlı yollar vasıtasıyla, üretim tarzı ve değiş-tokuş tarzı arasındaki kapitalistlerce kontrol edilen çelişkileri bastırmayı başarırsa kapitalist ekonominin içinde yaşayabilir. Kooperatifler bunu sadece serbest rekabet yasalarının etkisinden yapay olarak kurtularak gerçekleştirebilir. Yani, kooperatifler önceden sürekli bir tüketici çevresi kurarsa, yani, kendilerine sürekli bir pazar temin ederse başarılı olabilir. Bu hizmeti sadece, üretim kooperatifinin kardeşi olan tüketici kooperatifleri sunabilir… Bağımsız çalışan üretici kooperatifleri başarısız olur ama tüketici örgütleri tarafından desteklenenler ayakta durabilir.” Rosa Luxemburg, İşçi kooperatifleri yeni bir toplumun temelini oluşturabilir mi?, http://www.abstraktdergi.net/isci-kooperatifleri-yeni-bir-toplumun-temeli-olabilir-mi/

7Lenin, Kooperatifçilik Üzerine, 4. Baskı, cilt XXXIII, s. 433

8Komünistlerin Kooperatiflerde çalışması üzerine tezler, https://www.kozarsiv.org/komunistlerin-kooperatiflerde-calismasi-hakkinda-tezler/

9Uluslararası Kooperatifler Birliğinin 7 Temel İlkesi:

  1. Gönüllük ilkesine göre ortak alır
  2. Her ortağın bir oy hakkının olduğu demokratik kontrol mekanizmasını kullanır
  3. Ortakların ekonomik katılımı ile emekleri ile faaliyetini sürdürür.
  4. Bağımlılık oluşturacak kurumlara karşı özerkliğini ve bağımsızlığını korur.
  5. Ortaklarının eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerini gerçekleştirir.
  6. Kooperatifler arası işbirliğini yerel bölgesel ve uluslararası düzeyde gerçekleştirir.
  7. Toplumsal dayanışmayı geliştirir. Topluma karşı sorumluluk duygusu ile hareket eder. Toplumsal dayanışma temel ilkesidir.

10Nurtepe İlk Adım Kadın Kooperatifi, Üretici Eczacılar Kooperatifi (FarmaKoop), Çevreci Eczacılar Kooperatifi (Çekoop) Hekimler Sağlık Hizmetleri Kooperatifi (Hekimkoop), Tiyatrocular Kooperatif, Devrek Güneşi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Kavar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Mezopotamya Kadın Çevre Kültür İşletme Kooperatifi, Bisikletliler Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi (bisikoop), Ovacık Doğal Ürünler Kooperatifi, Bosch Çalışanları Tüketim Kooperatifi, Anadolu İsuzu Çalışanları Tüketim Kooperatifi, Hopa Çay Kooperatifi, Of Özçay Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Boğaziçi Mensupları Tüketim Kooperatifi (Bükoop), Kadıköy Tüketim Kooperatifi, Dayanışma Kooperatifi, Halk-Bes-Koop, Yeni Hayat Tüketim Kooperatifi, Bayramiç Üretim, İşletme ve Pazarlama Kooperatifi, Yıldıztepe Sosyal İşletme ve Hizmet Kooperatifi, Bizim Değirmen Sosyal İşletme ve Hizmet kooperatifi, Ataşehir Hizmet Kooperatifi, Yeryüzü Kooperatifi, Yeryüzü Dayanışma Kooperatifi, Salkım Tüketim Kooperatifi, Yerdeniz Sosyal İşletme ve Hizmet Kooperatifi yakın dönemde kurulmuş ya da yeniden organize olmuş değişik alanlardaki kooperatiflerden sadece birkaçıdır.