“…Kurduğumuz medeniyetin doğa üzerinde neden ve nasıl bir tahakküm
kurduğunu ve doğayı neden ve nasıl sömürdüğünü anlamamız sadece ekolojik ve
toplumsal sorunları bir arada değerlendiren bir yaklaşımla mümkün olacaktır.”
(Roussopoulos, 2017:87-88)
Çevre yıkımlarının sebeplerini ekoloji, ekonomi ve siyasetin ilişkilendiği noktalarda
aramak, gündelik hayatımızda ve küresel ölçekte yaşadığımız ekolojik ve toplumsal krizleri daha temelden anlayabilmemizi sağlamaktadır. Yeni bir düşünsel ve pratik bir alan olmakla birlikte politik ekoloji, bir bilim olarak ekolojinin siyasetten ayrı düşünülemeyeceğini savunurken; görünürlüğü her geçen gün artması sebebiyle de cevaplarını daha geniş alanlara bakarak sorguladığımız konular hakkında disiplinler arası bir birikim oluşturmaktadır.
Bookchin’e göre insanın insana tahakkümünün sınırları kendisiyle sınırlı kalmayıp, yaşadığı çevreye, doğaya da sıçramış ve hiyerarşik bir üstlük – astlık ilişkisi kurulmuştur (Bookchin, 2013, 2017). Bu tahakkümdür ki, günümüzde yaşadığımız toplumsal sorunları derinleştirirken, çevresel krizlerin de temelini oluşturmaktadır. 1970’ler ve 1980’lerden başlayarak, politik ekoloji, bu temel eşitsizlikleri kırsal peyzajlardan sanayileşmiş kentsel çevrelere ve çevre politikalarına, sosyo-ekonomik ve sosyo-ekolojik ilişkiler bağlamında, birçok araştırma alanını (coğrafya, antropoloji, siyaset bilimi, sosyoloji, ormancılık, çevre tarihi gibi) dahil ederek büyümeye devam etmiştir. (Tetreault, 2017; Roberts, 2020)
Politik ekoloji, sistematik bir tanımı yapılmadan önce ilk defa 1935 yılında Frank Thone tarafından ve daha sonra antropolog Eric Wolf tarafından 1972 yılında yayınladığı bir makalesinin (Ownership and Political Ecology) başlığında kullanılmıştır. İlk tanımlarından birinde, “Politik ekoloji ifadesi, ekoloji endişelerini ve geniş bir tanıma sahip ekonomipolitiği birleştirir. İkisi birlikte, sürekli yer değiştiren toplum ve yer ile ilişkili kaynakların arasındaki diyalektiği ve ayrıca toplumdaki sınıfları ve grupları kapsar.” denmektedir (Blaikie and Brookfield,1987:17).
1970’lerden beri toplumsal çevre ve doğal çevre arasındaki ilişkiyi inceleyen politik ekoloji, iki farklı epistemolojik yaklaşımda şekillenmiştir. Marksist ekonomi-politikle ilişkilendirilen materyalist yaklaşım ve söylem analizine ve çevresel sorunların sosyal inşasına odaklanan postyapısalcı yaklaşım (Tetreault, 2017). Son yıllarda ise; doğa, insan ve toplum üçgeninde yoğun bir araştırma pratiği oluşturan politik ekoloji, peyzaj mimarlığı alanının çalışma konularına da, mekânsal ve toplumsal kaygıların ortaklığı sebebiyle önemli katkılar sunma potansiyeli taşımaktadır.
Bu bağlamda, öncelikle doğanın kapitalizm tarafından tahribatı ve yapılaşmış çevrede büyüme odaklı ve kentsel rantlar baskısı ile kullanım değeri yerine değişim değerinin asıl itici güç olduğu kapitalist kentleşme modeline karşı, politik ekoloji, kısa tarihi ile de olsa büyük bir eleştirel bakış açısı sunmaktadır.
Diğer yandan, peyzaj mimarlığının tanımını meslek insanları üzerinden açıklayan IFLA (International Federation of Landscape Architects)’ya göre; “Peyzaj Mimarları, ekolojik sürdürülebilirliği, peyzajların kalitesini ve sağlığını, kolektif hafızayı, mirası ve kültürü ve bölgesel adaleti ele almak için estetik ve bilimsel ilkeleri uygulayarak doğal ve yapılı çevreleri planlar, tasarlar ve yönetir. Peyzaj mimarları, diğer disiplinlere öncülük ederek ve koordine ederek, sosyal ve ekonomik refahı öngören alanlar yaratmak için, iklim değişikliği ile ilgili uyum ve hafifletme ve ekosistemlerin stabilitesi, sosyo-ekonomik iyileştirmeler ve toplum sağlığı ve refahı gibi doğal ve kültürel ekosistemler arasındaki etkileşimlerle ilgilenir.” (https://www.iflaworld.com/the-profession) Buna göre, konu edindiği eşitsizlikler, adalet, haklar, doğal ve yapılı çevreyi ve onun oluşturduğu toplumsal hafızayı koruma çalışmaları göz önüne alındığında, politik ekolojinin eleştirel bakışını bir katkı olarak alacak peyzaj mimarlığı alanı aynı zamanda yeni bir perspektif kazanacaktır.
Peyzaj mimarlığı alanının doğası gereği ekolojiyi konu edinmesi kaçınılmazdır. Ancak ekoloji, kendinden menkul bir konu olarak değil de toplum, siyaset ve ekonomi ile ilişkisi içerisinde ele alınmalıdır. “Ekolojiye dair projelerin (ve fikirlerin) tamamı aynı zamanda ekonomiye dair projelerdir (ve fikirlerdir) ve bunun tersi de geçerlidir. Topluma ve ekonomiye dair görüşler ne kadar ekolojikse, ekolojiye dair görüşler de ancak o kadar toplumsal olarak tarafsız olabilir. Dolayısıyla çevre sorunlarını daha iyi kavramak istiyorsak ekolojinin ve siyasetin nasıl ilişkilendiğine yakından bakmak bir zorunluluk olur” (Harvey, 1993).
Bir diğer boyut olarak, Birleşmiş Milletler Dünya Kentleşme Beklentileri Raporu (2018)’na göre, günümüzde dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 57’si kentlerde yaşıyorken, 2050’ye kadar yaklaşık yüzde 70’inin kentsel alanda yaşayacağı öngörülmektedir. Ekoloji savunucu hareketler, tahrip edilen alan ölçeğinin genişliği sebebiyle, gücünü çoğunlukla kırdan alıyor olsa da nüfusun çok büyük bir çoğunluğunun yaşadığı kentsel mekanlardaki mücadele alanları gündelik pratikler içerisinde yok olmamalıdır. Kırdan kente doğru uzanan yaşam hakkını savunma kültürü, potansiyelini geliştirerek ve genişleterek anayasal tabana oturmalıdır. Bunu sağlamak için de peyzaj mimarları hem kentsel hem kırsal alanlarda “doğal ve yapılı çevreyi planlamak, tasarlamak, yönetmek” ten önce korumaya başlamalı ve korumayı anayasal düzlemle birleştirebilmek için karar alma ve uygulama süreçlerine aktif olarak katılım sağlamalıdır.
Peyzaj mimarlığı meslek alanının kentteki nesnesi olarak, 19. Yüzyılda doğanın bir temsili olduğu belirtilen park alanlarından, günümüzde çok eleştirilen imar mevzuatı yoluyla dahi korunamayan yeşil alanlara dönüşmesi sürecinde, politik ekolojinin kullandığı araçlar ile yeniden ele alınıp, yeniden üretilmesine ihtiyaç duyduğu düşünülmektedir.
Roussopoulos’ a göre, “Bookchin, Aristo’dan yola çıkarak siyasetin insan doğasına içkin olduğunu ve bu içkinliğin yaşadığımız toplumun gündelik meselelerine aktif katılımla kendisini en somut şekilde gösterdiğini belirtmektedir.” (Roussopoulos, 2017: 90) Böylelikle, bozunup yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyan hareketlerin başında “özgürlükçü yerel yönetimcilik”(Roussopoulos, 2017: 91) anlayışıyla etkileşimli ve eş güdümlü ilerleyecek, demokratik siyasetin temeli olarak belirlenecek mahalleler, kasabalar ve kentler kurgusunda peyzaj mimarlığının rolünü belirlemek gelmektedir. Bunu belirlemek için meslek tanımına tekrar geri dönüp peyzaj mimarlığı özneleri olarak bizlerin ‘koruma’yı (önlem alarak korumayı) en baş ve mutlak eylem olarak görmemiz ve anlatmamız gerekmektedir.
Peyzaj mimarlığı alanının peyzaj hakkı (right to landscape) gibi, bir boyut olarak, haklar meselesi ile ilişkilendirilmesine yönelik olarak Stecker (2011): “Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nin (ELC) 2004 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana, peyzaj ve insan hakları arasındaki kavramsal bağlantı yeni bir yankı uyandırmaktadır. Bunun nedeni, sözleşmenin odağını ‘peyzajlar’dan (landscapes) ‘peyzaj’a (landscape); ‘muhafaza ederek koruma’dan (conservation) ‘önlem alarak koruma’ya (protection), ‘yönetmek’ten (management) ‘iyileştirme’ye (rehabilitation); ve ‘üstün evrensel değere sahip’ (outstanding universal value) peyzajlardan ‘günlük’ (everyday) ve ‘bozulmuş peyzajlara’ (degraded landscapes) çevirmiş olmasındandır.” şeklinde belirtmektedir. Tanımları takip edecek olursak, büyük ve herkesçe erişilmesi güç olan mekanlardan, daha mütevazı, gündelik ve bozulan mekanlara atıfta bulunulduğunu görmekteyiz. Zaman içinde doğal veyapılı çevrenin tahribatını metinler ve kavramlar üzerinden de okuyabiliyor ve korumanın öneminin vurgulandığını anlayabiliyoruz.
Bununla birlikte, yine Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nde, “…Peyzajın bireysel ve sosyal refahın anahtar bir ögesi olduğuna ve korunmasının, yönetiminin ve planlamasının toplumdaki herkese haklar ve sorumluluklar getirdiğine inanarak…” sözleşme metnindeki hususlarda anlaşma yapıldığı belirtilmektedir.
Son durumda, yazı boyunca bahsi geçen hak mücadelesi sadece ekolojik mücadeleyi değil, doğa haklarını, kadın ve çocuk haklarını, tüm azınlıkların haklarını da gözeten bir temelden yükselir; çünkü bu konuların her biri birbiriyle etkileşim içinde olan sorunları barındırır. Tüm bu meselenin kendisi, aslında bir haklar mücadelesidir ve işte o hakların tamamının bütünlüğü söz konusudur. Ekolojik mücadele aynı zamanda insan haklarını, doğa haklarını, hayvan haklarını, biyoçeşitliliği, yerel halkların ekonomik durumlarını da birlikte yürütür.(https://acikradyo.com.tr/podcast/237665)
Yaşadığımız depremler, seller, yangınlar, tarım krizi, gıda krizi, toplumsal kriz, iklim krizi, doğal ve yapılı çevrenin korun(a)maması gibi sorunların temelinin sadece doğal ve doğa kaynaklı olmadığını; ayrıca insan eliyle üretilen maden ocaklarının, enerji projelerinin, moloz yığıntılarından oluşan dolgu alanlarının, otoyolların, havalimanlarının, işgal altındaki koyların, yitip giden kent parklarının, ranta konu edilen dönüşüm alanlarının, yok edilen biyoçeşitliliğin yaratılan hiyerarşik tahakküme dayalı toplum düzenin kendisinden menkul olarak ve ‘kaçınılmaz’ olarak oluştuğu fikri, politik ekolojinin de bir özne olarak alternatif bir toplumsal sistem arayışı için önemli ve aydınlatıcı bir perspektif sunacağını anlatmaktadır. “Dolayısıyla, toplumdaki somut toplumsal sorunları kararlı bir biçimde ele almadan yaşadığımız çevre sorunları tam anlamıyla anlaşılamayacak ve nihai bir çözüme kavuşamayacaktır.” (Roussopoulos, 2017:86)
Bu sebeple peyzaj mimarlığı meslek alanı ile ayrılmaz bir ilişki içerisinde bulunan, kentsel toplumsal sorunlar meselesi çözümlenmeden ve onlara ilişkin politika üretilmeden; ihtiyaçların ve dayanışmanın gözetilmediği bir ekonomiye dayalı mesleğin toplumsal icrası, içinde bulunduğumuz sisteme, ana akım teori ve yaklaşımlara katkı sunmanın ötesine geçemeyecektir.
KAYNAKLAR:
Blaikie, P., Brookfield H. (1987). Land Degradation and Society. London: Methuen.
Bookchin, M. (2013). Toplumu Yeniden Kurmak. İstanbul: Sümer Yayıncılık.
Bookchin, M. (2017). Ekolojik Bir Topluma Doğru. İstanbul: Sümer Yayıncılık.
Bookchin, M. (2017). Toplumsal Ekoloji ve Komünalizm. İstanbul: Sümer Yayıncılık.
Bookchin, M. (2019). Özgürlüğün Ekolojisi Hiyerarşinin Ortaya Çıkışı ve Çözülüşü. İstanbul: Sümer Yayıncılık.
Harvey, D. (1993) The Nature of Environment: Dialectics of Social and Environmental Change. SocialistRegister: 29, 1-51. Erişim adresi: https://socialistregister.com/index.php/srv/article/view/5621/2519.
Roberts, J. (2020). Political Ecology. The Open Encyclopedia of Anthropology. Erişim adresi:
http://doi.org/10.29164/20polieco
Roussopoulos, D. (2017). Politik Ekoloji İklim Krizi ve Yeni Toplumsal Gündem. İstanbul: Sümer Yayıncılık.
Strecker, A. (2011) The ‘Right to Landscape’ in International Law, the right to Landscape içinde.London: Routledge. Erişim adresi:
Tetreault, D. (2017). Three Forms of Political Ecology. Ethics and the Environment, 22(2), 1-23. Erişim adresi:https://www.jstor.org/stable/10.2979/ethicsenviro.22.2.01?seq=1
Üstün, B. (2021). Doğayı, Emeği, Yaşamı Korumak Ekoloji Politik Yazılar. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
https://acikradyo.com.tr/podcast/237665 Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www.iflaworld.com/the-profession Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www.taylorfrancis.com/chapters/edit/10.4324/9781315237350-14/right-landscape-internationallaw-amy-strecker. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://hyd.org.tr/attachments/article/510/saha5.pdf. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www.sciencedirect.com/topics/earth-and-planetary-sciences/political-ecology. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www.jstor.org/stable/10.2979/ethicsenviro.22.2.01?seq=1. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://en.wikipedia.org/wiki/Political_ecology#cite_ref-Walker-2005-74_10-0 Erişim tarihi: 14.03.2023.
http://environment-ecology.com/political-ecology/407-political-ecology.html Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www.researchgate.net/publication/262005864_James_B_Greenberg_1994_Political_Ecology_Editors_Pr
eface_with_Thomas_K_Park_Journal_of_Political_Ecology_Vol_11-12. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www.anthroencyclopedia.com/entry/politica++l-ecology. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://population.un.org/wup/Download/. Erişim tarihi: 14.03.2023.
https://www5.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4881.html. Erişim tarihi: 14.03.2023.