Close Menu
polenekoloji.org
  • BİZ KİMİZ
    • Manifesto (Türkçe)
    • Manifesto (Kurdî)
    • Manifesto (English)
    • Manifesto (Español)
    • Amaç ve İşleyiş
    • Faaliyet Raporları
  • NE YAPABİLİRİM
  • ENSTİTÜ
  • POLEN BÜLTEN
  • POLEN DERGİ
  • GÜNDEM
  • TEORİ
    • Emekoloji
    • Gıda Egemenliği
    • Hayvan Özgürlüğü
    • İklim
    • Kent Ekolojisi
    • Mücadele ve Örgütlenme
    • Marksist Ekoloji
    • Dosya: Kapitalizm ve Ekolojik Yıkım
    • Madenciliğin Politik Ekolojisi
Sitede Gezinin
  • ADALET MÜCADELELERİ (29)
  • EKOLOJİ/İKLİM HAREKETLERİ (69)
  • GÜNDEM (292)
    • ETKİNLİKLER (10)
  • MEDYA (13)
    • PODCAST (6)
    • VIDEO (7)
  • SÖYLEŞİ (44)
  • TEORİ (257)
    • Dosya: Kapitalizm ve Ekolojik Yıkım (26)
    • Emekoloji (20)
    • Genel (1)
    • Gıda Egemenliği (20)
    • Hayvan Özgürlüğü (7)
    • İklim (25)
    • Kent Ekolojisi (26)
    • Madenciliğin Politik Ekolojisi (25)
    • Marksist Ekoloji (17)
    • Mücadele ve Örgütlenme (24)
  • YAYINLAR (56)
    • Faaliyet Raporları (2)
    • Polen Bülten (23)
    • Polen Dergi Yazıları (7)
    • Polen Ekoloji Kitaplığı (8)
Facebook X (Twitter) Instagram
polenekoloji.org
  • BİZ KİMİZ
    • Manifesto (Türkçe)
    • Manifesto (Kurdî)
    • Manifesto (English)
    • Manifesto (Español)
    • Amaç ve İşleyiş
    • Faaliyet Raporları
  • NE YAPABİLİRİM
  • ENSTİTÜ
  • POLEN BÜLTEN
  • POLEN DERGİ
  • GÜNDEM
  • TEORİ
    • Emekoloji
    • Gıda Egemenliği
    • Hayvan Özgürlüğü
    • İklim
    • Kent Ekolojisi
    • Mücadele ve Örgütlenme
    • Marksist Ekoloji
    • Dosya: Kapitalizm ve Ekolojik Yıkım
    • Madenciliğin Politik Ekolojisi
Facebook X (Twitter) Instagram
polenekoloji.org
Home » 6 Şubat Depremlerinin İkinci Yılı: Yıkım Derinleşerek Sürüyor; Yasımız Da, Umudumuz Da Ortak!

6 Şubat Depremlerinin İkinci Yılı: Yıkım Derinleşerek Sürüyor; Yasımız Da, Umudumuz Da Ortak!

By Polen Ekoloji6 Şubat 20254 Mins Read
Share
Twitter Email Telegram Facebook WhatsApp

Hayatın her alanında yıkım olarak Türkiye tarihine kaydedilen 6 Şubat depremlerinin aynı zamanda ekolojik yıkım olduğu konusundaki düşüncemiz aradan geçen iki yılda değişmedi. Bizler önyargılı olduğumuz için, sabit fikirli olduğumuz için değil; depremin yaşandığı ilk andan itibaren sergilenen politik pratikle yıkımı besleyen, derinleştiren bir süreç olduğu için böyle düşünüyoruz. Düşüncemizin bir mücadele ve örgütlenme zorunluluğu taşıdığını da baştan söylemeliyiz, çünkü gerçekler devrimcidir!

Öldüren kapitalizmdir, bugün deprem bölgelerinde dayanışma ve yaşam savunuculuğunun iç içeliğini zorunlu kılan tam da budur. Deprem, oluş biçimiyle jeolojik bir olay olsa da, sonuçları açısından toplumsal olaydır. Önlenebilir her ölüm cinayettir denilen yerde, depremin yaşandığı sahanın tamamı da olay yeridir. Bu nedenle, depremlerin sonrasında yıkımın yaşandığı alanların özel afet bölgesi ilan edilerek, her şeyin kayıt altına alınması ve bu yolla hak kayıplarının en aza indirilmesi gerekirken, bunlar yapılmadı. İki yılın sonunda afetin maddi sonuçlarına ilişkin sayısal verilerin yok denecek kadar az olmasının sebebi budur.

Diğer yandan devrimci kurum ve örgütlerin, TTB ve TMMOB gibi ilgili meslek örgütlerinin güncel raporları bile sonucun bizzat devlet eliyle derinleştirilmiş bir yıkım olduğunu gözler önüne sermektedir. Süreç içinde yapılanlara genel hatlarıyla bile bakıldığında bu sonucun kaçınılmaz olduğu da açıktır.

Depremin hemen ardından ilan edilen OHAL ve yönetmeliklerle yapılan düzenlemelerde şirketlerin elde edeceği rant ve el koyma yoluyla büyütülecek sermaye dışında hiçbir gerçek sorun gündeme alınmamıştır. Depremde hayatını kaybeden insan sayısı ile ilgili bilgiler bile üzerinden iki yıl geçmesine rağmen sınırlıdır ve resmi bilgilerin gerçeği yansıtmadığını düşünenler çoğunluktadır. Bu atmosferde ekolojik unsurların tamamını içeren toplam canlı kaybına ilişkin bilgilere ulaşmak yıllar sonra bile zor olacaktır, bu da işin bir başka yönüdür.

Sürecin yönetilme biçimi depremi başlı başına bir halk sağlığı sorununa dönüştürmüştür. Molozların hiçbir güvenlik önlemi alınmadan kaldırılması, hatta hurda demir ayırma işinin de daha masrafsız olması sebebiyle enkaz üzerinde yapılmasından dolayı halk asbest ve diğer zehirli tozlara sürekli maruz kalacağı bir koşula terk edilmiştir.

Üstelik molozlar su kaynakları ve sulak alanlara, tarım alanlarına, zeytinliklere, yerleşim yerlerinin (konteyner alanları) yakınlarına denetimsiz ve kontrolsüz olarak boşaltılmıştır. Bir uçtan öbür uca dev şantiyelere dönüşen yaşam alanlarında inşaat sektörünün kullanması için ekolojik yıkımı boyutlandıran faaliyetlere girişilmiştir. Sürekli artçı sarsıntı ve küçük depremlerin yaşandığı, jeolojik olarak hareketliliği bitmeyen ve bu nedenle travmatize olmuş halkın olumsuz etkilendiği koşullar varken dinamitle patlama yapılan taş ocakları açılmıştır. Barınma sorunu çözülmediği için konteynerlerde yaşamaya mahkûm edilen insanların fazlasıyla zorlu koşullarda yaşamaya çalıştıkları alanların yanıbaşına beton santralleri kurulmuş ve yaşam hakkı ihlali bu yolla devam ettirilmiştir.

Rezerv alan adı altında büyük bir arazi gaspı ve talanı yaşanırken, hak sahipleri hem mülksüzleştirilmiş, hem de atıldıkları zorunlu barınma alanlarında her türlü hak arayışından tecrit edilmiştir.

Sağlam okul binaları kolluk, adliye gibi kurumlara tahsis edilmiş ve eğitim hakkı bu yolla gasp edilmiştir.

Hafıza mekanlarının, kültürel sosyal alanların depremle yıkılmış ve sadece moloz muamelesi görmüş olması nedeniyle, toplumsal hafızada tamiri imkânsız ve kent hakkının ihlali anlamına gelen bir yıkım yaşanmıştır.

Depremin yaşandığı bölgenin tamamı Türkiye’de tarımsal üretimin en çok yapıldığı yerlerin başında geliyor-du. Dünyanın en eski ve verimli tarım alanı olan Fırat- Dicle Havzası ve mevsimlik hasat yapma koşulları sayesinde sofralık üretimde Türkiye’nin en büyük üretim alanı olan Çukurova’nın depremin yaşandığı alan olması gıda hakkı ve güvenliğini ortadan kalkma noktasına getirmiştir.

Bölgede ve bölgenin gıda ürünlerini sattığı Türkiye genelinde yoksulluk, açlık sınırının altında yaşayanların sayısında artış, beslenme yetersizliği ve enflasyon/ hayat pahalılığı/ gıda enflasyonu gibi sorunlar deprem öncesinden beri vardır. Sınıfsal sorunlara ek olarak, kaynağı farklı olsa da -deprem gibi- sonucu toplumsal olan olaylar nedeniyle dezavantajlı gruplar ve sorunlar çoğalmıştır.

Food and Agriculture Organization (FAO) bülteni ve verileri yıkımla ilgili görüşümüzü desteklemektedir. FAO Türkiye’nin Temmuz 2023 tarihli bülteninde (sayı 14) 6 Şubat depremlerine de yer verilmiştir. Deprem nedeniyle üreticilerin üretim yapamama riski olduğu düşüncesine değinilen bültende toprak bozulması yer verilen ve riskleri çoğaltan bir başka etmen olarak ortaya konulmuştur.

DB, Birleşmiş Milletler ve BM Kalkınma Programı (UNDP), FAO gibi emperyalist kuruluşlar depremin zararlarının karşılanması için ayni ve nakdi desteklerde bulunmuşlar, fakat en yoksullar, durumunu belgeleyemeyenler, aile üretimi yapan küçük toprak sahipleri ve topraksız üreticiler destekten yararlanamamış ya da çok az yararlanabilmiştir. Adıyaman’da günlük yevmiye ile çadırlarda tütün dizen kadın tarım işçilerini izlemiştik haberlerde. Çünkü, en dipte olanın yaşam koşulları daha da geriye gitmiştir ve halkların yaşamına dair olumlu herhangi bir değişiklik olmamıştır.

Deprem suçlarının ve suçlularının göstermelik davalarla yargıılanması, iktidarın, bu sürecin sorumluluğunu üstlenmediğinin en açık kanıtıdır. Eyleme dönüşen anmalarda dile getirilen “730 gün, Sıfır istifa!” sloganı durumun özetidir. Bilinen can kayıpları ile ilgili somut durum bile bu kadar adaletsizken, kayıplarla, depreme bağlı ölümlerle, intiharlarla birlikte düşünüldüğünde depremin adeta bir katliama dönüştüğü ve hayati sonuçlarıyla devam eden bir süreç olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.

“Düşüncemizin bir mücadele ve örgütlenme zorunluluğu taşıdığını da baştan söylemeliyiz, çünkü gerçekler devrimcidir!” demiştik.

Depremin ikinci yıldönümünde; sorulacak hesabın da, kurulması gereken hayatın da bilincindeyiz. Öfkemiz ve umudumuz halklarımızla birdir, ortaktır.

Halklarımızın haklarıyla yaşayacağı gelecek günlere olan inançla, depremde kaybettiklerimizi saygıyla anıyor; tüm afetzede dostlarımızı dayanışma, birlik ve mücadele duygularıyla selamlıyoruz.

13 İl 6 Şubat 6 Şubat Depremleri hatay Maraş Depremleri Yas
Bizi takip edin Bizi takip edin Bizi takip edin Bizi takip edin
Share. Twitter Facebook Email Telegram

Öne Çıkan Yazılar

Nadir Toprak Elementleri, Yeşil Kapitalizm ve Beylikova

Cahit Akın

Toprak Yaşam, Maden Zehir

Umut Şener

Doğayı Yok Etmek İçin Geliştirilen Teknolojiler İnsanlığa Ne Fayda Sağlar

Levent Büyükbozkırlı

Zamantı Irmağı’nda Kuraklık Alarmı

Jineps Gazetesi

Dirlik İçin Çiftçi Birliği

Polen Ekoloji

Çocuk İşçiliği ile Mücadeleye

Medine Açıkgöz
Son Yazılar

“İklim Krizine Karşı Sosyalizmi Birleştirici Bir Kuvvet Olarak Görüp, Örgütlenmeliyiz”

1 Kasım 2025

El Punt Gazetesi ile Türkiye’deki Ekoloji Mücadelesi Üzerine

1 Kasım 2025

Nadir Toprak Elementleri, Yeşil Kapitalizm ve Beylikova

11 Ekim 2025

Toprak Yaşam, Maden Zehir

11 Ekim 2025

Doğayı Yok Etmek İçin Geliştirilen Teknolojiler İnsanlığa Ne Fayda Sağlar

3 Eylül 2025
Arşiv
POLEN EKOLOJİ KİTAPLIĞI

Tek İstediğimiz Dünya

4 Ağustos 2025

Kızıl Ekolojik Devrim

13 Mayıs 2025

Çoklu Krizler Çağında İktisadi Kalkınma, Büyüme ve Ekoloji

8 Nisan 2025

Çernobil

10 Şubat 2024

Marx Ve Yeryüzü

10 Şubat 2024
Hakkımızda
Hakkımızda

POLEN Ekoloji olarak, ekolojik mücadelenin kapitalizme karşı toplumsal kurtuluş mücadelesinin bir parçası ve onun tümüne sirayet edecek biçimde, örgütlü olarak sürdürülmesi gerektiğini düşünen, bu doğrultuda yeni bir program ve stratejinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesinde yol arkadaşlığı yapmak isteyen herkesi kolektifimize ortak olmaya çağırıyoruz.
iletişim: bilgi@polenekoloji.org - polenekoloji@gmail.com

X (Twitter) Facebook YouTube Instagram
İçerikler

“İklim Krizine Karşı Sosyalizmi Birleştirici Bir Kuvvet Olarak Görüp, Örgütlenmeliyiz”

1 Kasım 2025

El Punt Gazetesi ile Türkiye’deki Ekoloji Mücadelesi Üzerine

1 Kasım 2025

Nadir Toprak Elementleri, Yeşil Kapitalizm ve Beylikova

11 Ekim 2025

Toprak Yaşam, Maden Zehir

11 Ekim 2025
1 2 3 … 120 Next
Polen Ekoloji’ye Katıl


Kolektif’e Katıl

Destek Ol

Hızlı Destek

Enstitü Seminerlerine Katıl

Bize yaz

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.