Yazar: Jason W. Moore

  Click here for the English version.  Çeviren: Güney Işıkara, Onur Yılmaz Jason W. Moore Herhangi bir hafta herhangi bir manşete göz atın ve bir mesajın açık olduğunu görceksiniz: insanlık iklim değişikliğine neden oluyor. Örneğin ben bu yazıyı tamamlarken The Washington Post şöyle yazıyordu: “Yeni bir çalışma, dünya nüfusunun en az yüzde 85’inin insanların sebebiyet verdiği iklim değişikliğinden etkilendiğini gösteriyor.”2 Bu bir istisna değil. 1980’lerden itibaren “insanların sebebiyet verdiği” – ya da antroposenik – ifadesi sayısız defa kullanılmıştır. Bu gazetecilik dilinin doğrudan İyi Bilim’i yansıttığı söyleniyor, ve İyi Bilim’i sorgulayan bir kimse şüphesiz irrasyoneldir. Etkili ideolojiler görgül (ampirik) gerçeklikler ve politik yorum…

Devamını Oku

Türkçesi için tıklayın. Jason W. Moore Pick any headline from any week. One message rings clear: Humanity is causing climate change. Here’s The Washington Post, published just as I am completing this essay: “At least 85 percent of the world’s population has been affected by human-induced climate change, new study shows.”2 It is not exceptional. Some version of the phrase “human-induced” – or anthropogenic – climate change has appeared countless times since the late 1980s. The journalistic phrasing, we are told, is a straightforward extrapolation of Good Science – and anyone who challenges Good Science is surely irrational. Effective ideologies blur the lines between…

Devamını Oku

8 Ekim 2016 | World-Ecology Network Doğa/Toplum düalizminin temel özellikleri arasında, neyin Toplumsal neyin Doğal olduğu arasına sert ve keskin çizgiler çizerek hakikat iddialarını sınırlama eğilimi yer alır.1 İşte size bir yarık: epistemik bir yarık.2 Özünde, iki ayrı epistemik alanın yaratılmasına ve yeniden üretilmesine dahil edilen bir dizi şiddetli soyutlama vardır: Doğa ve Toplum (yine, büyük harfle). Soyutlamalar “şiddetlidir” çünkü anlatı ve teorik tutarlılık uğruna her düğüm noktasından temel ilişkileri çekip alırlar (Sayer 1987). Diyalektik soyutlamalar ise tersine, tarihsel hareketle ve stratejik tarihsel ilişkiler hakkındaki kararlarla başlarlar – bu, Doğa/Toplum ikiliğinde çok açık ki bulunmayan bir şeydir. Soyutlama prosedürü, felsefi…

Devamını Oku