İlhamımız doğanın direncinden!
Yeni bir düzenin tohumlarını günbegün saçıyoruz!
Kardelenler gelir aklımıza yılgınlık, yarım gönüllülük, karamsarlık peyda olan yerde; omuz omuza köprü kuran karıncalar, her bahar çiçeğe duran ağaçlar, onca şiddete rağmen başını okşatan sokağımızdaki dostlar.
1 Mayıs deyince de öyle; sıkılı yumruklar göçmen kuşların bitemeyen yolculuklarının direncine benzer, her gün sömürüye rağmen doldurur meydanları.
Adına kapitalizm denen bu lanet dünya sistemi, derinleşen ekonomik ve politik krizlerini daha fazla doğa talanı, daha fazla savaş, daha fazla sömürü, yoksulluk ve baskı üzerinden çözmeye çalışıyor. Sömürünün olduğu yerde direniş vardır; biliyoruz, direnmek yaşamaktır!
Yeryüzünün her karış toprağı, her damla suyu, her canlısı bir avuç kan emicinin kârına feda ediliyor. Aç karnımızda, bitmeyen hastalıklarımızda boğazımıza çöken düşmanlarımızı görüyoruz. Yaşadığımız çevredeki geri dönüşsüz küresel yıkım dünya halklarını açlık, göç, iç savaş, salgın ve iklim felaketlerine sürüklüyor. Her gün dünyada yaklaşık 60 bin kişi ülke içinde iklim ve ilişkili sebeplerle yer değiştiriyor.
Coğrafyamız Orta Doğu’da bu yıkım, çok daha çıplak bir biçimde yaşanıyor. Filistin’de sürdürülen soykırım aynı zamanda yaşamın, insanlığın, doğanın hedef alınmasıdır. Katil İsrail’in suçlarına ortak olan emperyalist devletler ve bölgesel işbirlikçileri ellerindeki kanı her yere taşıyor, yeryüzünün bugünü ve insanlığın ortak geleceğini yok ediyor. Rojava’da, Yemen’de, Filistin’de halkların onurlu direnişi, yokoluşa karşı isyandır, ezilenlerin direngenlik ilhamıdır.
Sömürgeci faşist Türk devleti de hem kendi içinde hem sınırlarının ötesinde halklara ve doğaya karşı savaşı sürdürüyor. Kürdistan’da kalekollar ve güvenlik barajlarıyla el ele maden, petrol sondajı, ağaç kesimi ve tarım arazilerine el koyma şeklinde sürdürülen sömürgeci saldırı ekolojik ve toplumsal bir kırım planı. Rojava’ya yönelik hava saldırıları, Fırat ve Dicle’deki akışın kesilmesiyle suyun şantaj aracı yapılması, sınır boyu duvar ve ablukalar, bir halkın iradesini ve yaşama hakkını hedef alan doğrudan savaş suçlarıdır.
Politik tutsakların hak ihlalleri ile fiili bir idam rejimi uygulanmayı sürdürüyor. Son 22 yılda en az 5.341 tutsak hayatını kaybederken politik özgürlük mücadelesinin en önde yürüyenleri devrimci, komünist, ekolojist tutsaklarla dayanışma ve hücrelerin parçalanması için toplumsal hapishaneyi yıkacak gedikleri büyütmeliyiz.
2024’te 71’i çocuk en az 1897 işçi, 2025’te şu ana kadar 19’u çocuk en az 443 işçi iş cinayetlerinde öldü. Bu vahşi emek rejimi, işçinin yaşamını sürdürdüğü yaşam alanlarının, doğanın katledilmesiyle katmerleniyor.
Bu yıl Artvin Cankurtaran’da Reşit Kibar’ı katletti çeteler, ama onun ormanı, suyu savunma inadını bitiremediler. 2 yıldır deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da, enkaz altında bırakılmış halkın barınma hakkına inşaat tekelleri adına rezerv alan kılıfıyla el konulurken müteahhit düzenine isyanın sesini kısamadılar. Hasandin’de halk maden ve santral yağmasına karşı yaylalarını zapt etti. Karadeniz’den Akbelen’e, Munzur’dan Kazdağları’na, Ergene’den Miheyla’ya kadar ülkenin dört bir yanında devlet-sermaye karşısında işçiler, emekçiler, ezilenler köklerine tutunuyor.
19 Mart’ta bu yaygınlıkta patlak veren halk isyanı ile sokaklarda özgürlük kokusu yayan çiçekler açıldı. Halkın seçim iradesinin keyfi gasbı ve yoksulluk krizi ekolojik yıkıma, toplumsal adaletsizliğe, siyasi baskıya karşı biriken öfkeyle birleşti. Birlikte yeni bir başlangıç yaptık. Bizi bekleyen uzun soluklu bir mücadeledir.
Bu mücadelede ekolojik yıkıma karşı direnen köylülerle, meydanlarda barınma hakkı isteyen gençlerle, zindanlardan seslenen tutsaklarla ve sınır ötesinde özgürlüğü için direnen halklarla yan yana geliyoruz.
Bu 1 Mayıs’ta; fabrika cehenneminde emeğiyle geçinemeyenlerle, ev içinde, yaşamın her alanında cinsiyetçi sömürüye maruz kalanlarla, toprağını savunanlarla, yerinden edilenlerle, zindanda direnenlerle, Gazze’de soykırıma direnenlerle, Rojava’da özgür yaşamı inşa edenlerle birlikteyiz.
Halkların faşizme, sömürgeciliğe, emperyalizme karşı, ekolojik bir yaşam için büyüttüğü birleşik mücadelesini büyütmek üzere alanlardayız!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın 1 Mayıs’ta Taksim diyenler!
FAŞİZME, SÖMÜRÜYE, EKOLOJİK YIKIMA VE SOYKIRIMA KARŞI YAŞAMI SAVUNMAK İÇİN ALANLARA!