Amerikan başkanlık seçimleri, başkanlık sisteminin kendisi gibi, çoğunlukla tek adam (nadir de olsa tek kadın) ve onun karizması etrafında şekillen bir süreç. Bunu artık, maalesef biz de biliyor, tecrübe ediyoruz. Başkan adayları kendi adlarına yarışıyor, tek başlarını ülkeyi dolaşıyor, kişisel hayat hikayelerini ve siyasi çizgilerini anlatarak seçmenden oy istiyorlar. Siyasi çizgi kadar karakterlerin de yarıştırıldığı bu seçimler bir reality şov havasında geçiyor; bu şovun içinde toplumsal hareketler yarışan adayların arkasında genellikle görünmez kalıyor. Genellikle diyorum keza bu durumun istisnaları da mevcut, toplumsal hareketlerin Amerikan seçimlerine doğrudan etkisinin olduğu dönemler de olmuyor değil. Şubat ayında başlayan ve Trump’a karşı yarışacak Demokrat…
Yazar: Sinan Erensü
Devamını Oku