English version is below.
Mücadeleyle geçen bir ay oldu 2025 Kasımı. İlişkilerimizi, düşüncemizi, alışkanlıklarımızı baştan aşağı örgütlü bir varoluşa zorunlu kılan bir savaş söz konusu. Sermayenin doğaya açtığı savaş. Doğanın özsavunması olan örgütlü işçi sınıfı ve ezilenlerin devrimci bölükleri her bir ekolojik ihtilafa karşı bu bilinç ve özgüvenle bu mücadeleyi yürütüyor.
Bu ay, 10 Ekim’de sokakta uğradığı saldırıyla katledilen dostumuz Hakan Tosun’un davasında şüpheli 3. kişinin serbest kalması ve davadaki gelişmelerle ilgili avukatların basın toplantısı, COP30’un beklenen ve bilinen yeşil yıkama ve dünya halklarına karşı suç işlemeye devam edilen sahnesi ve ona paralel olarak gerçekleşen alternatif Halklar Zirvesi’nin bir araya getirdiği on binlerin ortaklaşma arayışları, Türkiye’de pek çok kentte devam eden kuraklığın etkisi ve suyun kullanımında şirketlerin önceliklendirilmesiyle yaşanan su kesintileri ve göllerdeki su çekilmeleri, Çorum-Karalaya ve Ordu’da madenlere karşı bütün aya yayılan nöbet ve halk yürüyüşü eylemleri, Doğa için Adalet Kampanyası ile bilirkişi keşif ücretlerinin dava açan halka ödetilmesine karşı tepkiler, Muğla-Deştin’de beton santraline karşı direnişin başını çekenlerden Haluk Özsoy’a başka bir davadan sindirmek için verilen 5 aylık hapis cezası, İliç’te 9 işçinin ölümü ve tüm havzanın zehirlenmesine yol açan madenin yeniden açılması için tüm düzen partilerinin dahil olduğu yoğun çaba, EGEÇEP’in 20. yılı vesilesiyle Ege’de doğa tahribatı yaşanan bölgeler boyunca gerçekleştirdikleri kervan bültene girmeyen ama öne çıkan gündemler oldular.
Bültendeki her bir gelişme bize dönemin gerektirdiği mücadele düzeyini ve hazırlanma perspektifini sunuyor.
