Evlerde, işyerlerinde, fabrikalarda, tarlalarda, köylerde, sokaklarda ve yaşamın her alanında emek veren; yaşam alanları, emeği ve özgürlüğü için direnen tüm kadınları ve LGBTİ+’ları selamlıyoruz! Kadın işçilerin grevlerinden, direniş çadırlarından, atölyelerden ve meydanlardan yükselen eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi hepimize güç kaynağı oluyor.
Ekolojik yıkımlara, talana ve sermayenin artan kârı uğruna doğanın yok edilmesine karşı doğayı ve yaşam alanlarını savunan kadınların direnişi, bu mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. Toprağına, suyuna, ormanına sahip çıkan Gabar’dan Kaz Dağları’na İkizköy’den Arhavi’ye, Dicle’ye ve Çayırlı Köyü’ne kadınların sesini yükseltiyoruz!
6 Şubat depreminden sonra rezerv alan ve mülksüzleştirme politikaları, yöre halkının kolektif çıkarını değil, sermayenin çıkarını gözeterek kapitalist birikime hizmet etmektedir.
Şüphesiz kent hakkını, müşterekleri, doğayı ve kültürel mirası gözetmeyen erkek-devlet politikaları cinsiyet eşitsizliğini derinleştiriyor ve en çok yaşam alanları, geçim kaynakları, kent hakları ellerinden alınan kadınları etkiliyor. Kent hakları için direnen ve 2 yıldır konteyner ve çadırlarda ve başka şehirlere göç ederek cinsiyet eşitsizliği ve ekonomik sıkıntılar ile mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz!
“Aile Yılı” adı altında getirilen düzenlemeler, kadınların haklarını ve özgürlüğünü erkek-devletin tanımladığı aile dayatmasıyla hedef alıyor. Aile yılı kapsamında sunulan politikalarla kadınların erken yaşta evlenmesi ve çocuk doğurması teşvik edilirken, “aile ve iş yaşamı arasında denge kurulması” söylemleriyle öne sürülen esnek ve uzaktan çalışma biçimleriyle kadın emeğinin sömürüsü derinleştirilmek isteniyor. Kadınların emeğine, bedenine, bağımsızlığına yapılan hiçbir saldırıya geçit vermeyeceğiz!
Kadınları sadece aile içinde tanımlayan, LGBTİ+’ları yok sayan ve nefret söylemlerini yasallaştırmaya çalışan bu ayrımcı politikalara karşı çıkıyoruz. Kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak birlikte mücadeleyi büyüteceğiz!
Emperyalist kapitalist savaşlar ve soykırımlarda kadınlar en ağır bedelleri ödüyor. Cinsel şiddet bir savaş aracı olarak kullanılıyor, kadınlar zorla yerinden ediliyor ve en çok kadınlar katlediliyor. Rojava’dan Filistin’e, Kongo’ya, Sudan’a, İran’a, Suriye’ye barış ve halkların özgürlüğü mücadelesini yükseltmeye, emperyalist yıkım politikalarına karşı kadın dayanışmasını büyütmeye devam edeceğiz.
Yaşasın kadın dayanışması!
Kadın özgürlük mücadelesinde tutsak edilen tüm kadın yoldaşlarımıza özgürlük!
Polen Ekoloji Kolektifi Kadınları