Yazar: Sinan Eden

İklim gerçeğiyle 2006 yılında tanıştım. O zamandan beri kendime gelemedim. Üniversitede bir avuç arkadaş, 2007’den itibaren flash-mob’lar, kamusal etkinlikler düzenledik, iklim yürüyüşlerine ve doğrudan eylemlere katıldık. 2009 yılında Kopenhag’da iklim hareketi intihar etti. Bu, siyasi analiz eksikliğinin bir tezahürüydü. Sonra uykuya daldık. Aciliyet hakkında bir sürü konuşma. Kapitalizm hakkında daha da çok konuştuk. Uykuda konuşmalar. Bir kabus üzerine mırıldanmalar. 2009’dan 2014’e kadar. Bu beş yıl demek. İklim krizini anlayan arkadaşlarım ya içine kapandı ya da depresyona girdi. Günlük hayat anlamsızlaştı. Bu yüzden bazıları anlamsız bir hayatın peşinden gitmeyi kabul etti, bazıları da duyuları olmadan yaşamaya karar verdi. Ben arada kaldım.…

Devamını Oku

Hem içeriden hem dışarıdan konuşmak §1. Ben bir iklim aktivistiyim. Esasen 15 yıl öncesinden beri bir iklim aktivistiyim, daha uzun tecrübeye sahip olmak daha fazla başarısızlık değil de, daha donanımlı bir aktivizm anlamına geliyormuş gibi davranmak için çok uzun bir süre. Bu süre zarfında birçok grubun içinde bulundum ve birçoğuyla da yakın bir şekilde çalıştım. Ağırlıklı olarak Avrupalı olan ama bazen de gerçekten küresel olan birçok uluslararası ağın mensubuyum. Türün tüm üyeleri gibi ben de toplantılara katılıyorum, hem de çok fazla. Katıldığım uluslararası toplantılarda arada sırada yaptığım bir şey var: katılımcılara bakmak. Bunu bazen odada bacaklarımı gevşetmek bahanesiyle ayağa kalkıp etrafta dolaşarak yapıyorum. Bazen daire şeklinde oturduğumuz için…

Devamını Oku

Sinan Eden | 18 Haziran 2020 Bu yazı, benzer bir değerlendirme yazdığım geçen yıla kıyasla iklim adalet hareketi olarak nerede olduğumuzun kişisel bir değerlendirmesidir. Analizimin çoğu Portekiz’e odaklanmış olsa da bazı noktalar en azından Avrupa için de geçerli. Bu yıl, ulusal ve uluslararası birçok iniş ve çıkışlarla dolu uzun bir yıl oldu. Bu değerlendirmeyi, Eylül 2019’daki “2020’de Ayağa Kalkıyoruz” (By 2020 We Rise Up) kampanyası ile başlayan ilk seferberlik dalgası ile başlayan, Madrid’deki COP-25 (Kasım 2019) ve Dünya Ekonomik Fiyaskosu (Ocak 2020, “2020’de Ayağa Kalkıyoruz” kampanyasının ikinci dalgası) ile devam eden ve Galp Yıkılmalı (Galp Must Fall) ve “Kârı Değil…

Devamını Oku

1. Örgüt analizinde dört soyutlama düzeyi bulunur. Bu düzeyler şunlardır: İdeoloji/Teori Politika/Program Strateji Taktik İdeoloji, örgütün uğraştığı sorunun altında yatan nedenlerin teorik analizidir. Bu konu eşitsizlik, ırkçılık, sömürü, cinsiyetçilik, adalet veya savaş kadar genel ya da tek bir şirkette artan çalışma saatleri kadar spesifik olabilir. (Bu yazı boyunca çoğunlukla iklim adaletiyle ilgili örnekler vereceğiz, örgütsel olarak ise Climáximo ve onun aktivistleri üzerinden konuşacağız.) İdeoloji, insanların “-izm” olarak adlandırdığı şeylerle ilgilidir. İdeoloji, bir organizasyonun dünyayı gördüğü mercektir. Tüm kuruluşların (ve tüm bireylerin) ideolojisi vardır: örtük, eksik veya tutarsız olabilirler, ancak nesnel olarak tüm kuruluşların ideolojileri vardır. Bunun inkârı, statükoyu tanımanın üzeri…

Devamını Oku