Close Menu
polenekoloji.org
  • BİZ KİMİZ
    • Manifesto (Türkçe)
    • Manifesto (Kurdî)
    • Manifesto (English)
    • Manifesto (Español)
    • Amaç ve İşleyiş
    • Faaliyet Raporları
  • NE YAPABİLİRİM
  • ENSTİTÜ
  • POLEN BÜLTEN
  • POLEN DERGİ
  • GÜNDEM
  • TEORİ
    • Emekoloji
    • Gıda Egemenliği
    • Hayvan Özgürlüğü
    • İklim
    • Kent Ekolojisi
    • Mücadele ve Örgütlenme
    • Marksist Ekoloji
    • Dosya: Kapitalizm ve Ekolojik Yıkım
    • Madenciliğin Politik Ekolojisi
Sitede Gezinin
  • ADALET MÜCADELELERİ (30)
  • EKOLOJİ/İKLİM HAREKETLERİ (70)
  • GÜNDEM (295)
    • ETKİNLİKLER (10)
  • MEDYA (13)
    • PODCAST (6)
    • VIDEO (7)
  • SÖYLEŞİ (44)
  • TEORİ (260)
    • Dosya: Kapitalizm ve Ekolojik Yıkım (26)
    • Emekoloji (20)
    • Genel (1)
    • Gıda Egemenliği (20)
    • Hayvan Özgürlüğü (7)
    • İklim (25)
    • Kent Ekolojisi (26)
    • Madenciliğin Politik Ekolojisi (26)
    • Marksist Ekoloji (17)
    • Mücadele ve Örgütlenme (26)
  • YAYINLAR (57)
    • Faaliyet Raporları (2)
    • Polen Bülten (24)
    • Polen Dergi Yazıları (7)
    • Polen Ekoloji Kitaplığı (8)
Facebook X (Twitter) Instagram
polenekoloji.org
  • BİZ KİMİZ
    • Manifesto (Türkçe)
    • Manifesto (Kurdî)
    • Manifesto (English)
    • Manifesto (Español)
    • Amaç ve İşleyiş
    • Faaliyet Raporları
  • NE YAPABİLİRİM
  • ENSTİTÜ
  • POLEN BÜLTEN
  • POLEN DERGİ
  • GÜNDEM
  • TEORİ
    • Emekoloji
    • Gıda Egemenliği
    • Hayvan Özgürlüğü
    • İklim
    • Kent Ekolojisi
    • Mücadele ve Örgütlenme
    • Marksist Ekoloji
    • Dosya: Kapitalizm ve Ekolojik Yıkım
    • Madenciliğin Politik Ekolojisi
Facebook X (Twitter) Instagram
polenekoloji.org
Home » Ormancılığımız Üzerine “Sessiz Tartışmalar”: “Milli Ağaçlandırma Günü”

Ormancılığımız Üzerine “Sessiz Tartışmalar”: “Milli Ağaçlandırma Günü”

By Yücel Çağlar12 Kasım 2025Updated:13 Kasım 20257 Mins Read
Fotoğraf kaynağı: www.evrensel.net
Share
Twitter Email Telegram Facebook WhatsApp

11 Kasım 2025

Merhaba,

“Şahidimiz Toprak, İmzamız Fidan, Sevdamız Yeşil Vatan‘!’

Gerçekten mi?

Biliyorsunuz, 11 Kasım’ın, 2019 yılında Cumhurbaşkanı tarafından “Milli Ağaçlandırma Günü” olarak değerlendirilmesine karar verilmişti. O gün bugündür her 11 Kasım, yani Mustafa Kemal’i yitirişimizin tam da ertesi günü (!), kurak geçen yaz günlerinin hemen ardından,üstelik de ülkemizin her yanında aynı anda şenlikli fidan dikim etkinlikleri düzenleniyor. Bu etkinlikler fidan dikimlerinin yanı sıra fidan bağışları, sahiplenmeleri vb uygulamalarla giderek çeşitlendirilmiştir. Büyük bir olasılıkla, özellikle orman ekosistemi oluşturmak amacıyla ağaçlandırma yapmayı fidan dikmeye indirgeyen ağaç/ormansever yurttaşlarımız bu etkinliklere coşkuyla katılacaktır. Katılsın; sağlığım elverse ben de katılmayı çok isterdim. Ama ben “isteyenin bir yüzü kara…” diyerek öğrenmek de isterdim:

Özellikle geçmiş yıllardaki etkinliklere çoluk çocuklarıyla katılanlar ağaçlandırdıkları yerleri bir kez olsun ziyaret edip kaçta kaçının tuttuğunu, şimdilerde ne durumda olduğunu incelediniz ya da sorup soruşturdunuz mu? Dahası, ormancılığımızda ve “dünden bugünlere” kalabilmiş orman ekosistemlerimizde neler olduğunu gerektiğince sorguluyor musunuz acaba?

Bu “Sessiz Tartışmalar”da OGM’nin (Orman Genel Müdürlüğü) verilerinden yararlanarak oluşturduğu kimi bilgileri olur da böylesi sorgulamalar yaparsınız düşüncesiyle “tartışmanıza” sunuyorum.

Selamlarımla,

Yücel Çağlar


Nicedir kendime soruyorum: Orman yangınları gündeme geldiğinde “ciğerlerimiz yanıyor” çığlığını atabilen ve gerçekten de içtenlikle üzülen, ağaçlandırma etkinliklerine coşkuyla katılan ya da katkıda bulunan yurttaşlarımız ormancılığımızda olup bitenlerle neden gerektiğince ilgilenmiyor acaba?

Bir türlü aklımın yatabileceği bir yanıt bulamıyorum; gerçekten, sizce neden ilgilenmiyor? Öyle ki ilgili meslek örgütleri, yanı sıra, öğretim kurumlarındaki “hocaların” bile çoğunluğu ormancılığımızda yaşamsal önemde gelişmeler yaşanmasına karşın daha çok popüler konularla ilgilenmeyi yeğliyor. Bakın, deyim yerindeyse, “sen-ben bir de bizim oğlan” yaklaşımıyla;

  • “Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Planı 2024-2028”,
  • “Orman Genel Müdürlüğü İklim Değişikliği Azaltım, Uyum Stratejisi ve Eylem Planı 2025–2030” ile
  • Dünya Bankası’na 400 milyon dolar borçlanarak İDOP (İklime dayanıklı Ormancılık Projesi) vb.

Çoğu dış kaynaklı ve yönlendirmeli birçok “plan”, “program”, “proje” hazırlandı. Örneğin, şimdilerde aynı yaklaşımla bir de “Türkiye Ulusal Ormancılık Programı 2024-2043” hazırlanıyor. Hazırlanıyor ama bırakınız çevre/doğa/orman korumacısı kişi ve kuruluşları bir yana ormancılık kamuoyunda bile “tık yok”! Oysa “devlet ormanı” sayılan yerlerde, özellikle de orman ekosistemlerinde neler yaşanıyorsa temelde ormancılık karar ve uygulamalarının sonuçları olarak gündeme geliyor.

Doğaldır ki bu karar ve uygulamalar da önünde sonunda siyasal iktidarın ekonomi politik yeğlemeleriyle biçimleniyor: Siyasal iktidarsa her türden kamusal varsıllık ile hizmet alanlarının, bu kapsamda ormancılığımızın da ticarileştirip özelleştirmesine yönelik çabalarını sürdürüyor. Özellikle başta kamusal araziler olmak üzere doğal varsıllık temelli yatırımlara dayalı ekonomik büyümenin maliyeti, en azından kısa dönemde göreceli olarak düşük çünkü. Ancak, “Tarzan”, özür dilerim, siyasal iktidar ekonomik yönden çok zor durumda zor durumda: Bu süreçte en iyi bildiğini sandığı yola başvuruyor; “devlet ormancılığı” düzeni ile “devlet ormanı” sayılan yerleri de kendince “önemli” bir fırsat olarak değerlendirme çabası içinde. “Ağaçlandırma popülizmiyse” bu çabaların “kılıfı” işlevini görüyor; doğaldır ki “yerseniz”…

Neyse… Bu gerçekleşmeleri siz nasıl yorumlarsınız acaba?

Aşağıda sergilediğim 2015-2019 ile 2020-2024 dönemindeki kimi ormancılık gerçekleşmelerine ilişkin bilgileri OGM’nin “Ormancılık İstatistikleri Resmi İstatistik Programı” kapsamında üretilen “Ormancılık İstatistikleri 2024”deki verilerden yararlanarak oluşturdum:[1] Bu iki dönemi ele aldım çünkü 2019 yılında ilan edilen “Milli Ağaçlandırma Günü”, en azından söylemleriyle çoğu kişide “artık bozulanların, yıkılanların onarılmasına yönelik çabalara girilebileceği” beklentisi yaratmıştı. Ancak, her zaman olduğu gibi, “Vehbi’nin kerrakesi”[2] yine çok çabuk anlaşıldı. Aşağıdaki gelişmeleri bir de bu gerçeklikleri göz önünde bulundurarak değerlendirir misiniz lütfen?

2015-2019 döneminde 100 olan gerçekleşmeler 2020-2024 döneminde;

  • Ağaçlandırma yapılan alan genişliği 65,4
  • orman iyileştirme yapılan alan genişliği 56,8
  • toprak aşınımı ve taşınımını önleme çalışmaları 26,6
  • üretilen fidan sayısı 97,3
  • üretilen tohum sayısıysa 45,6

olmuştur. Buna karşılık, 2015-2019 döneminde 100 olan orman yangını sayısı;

  • 144,5’e ve zarar gören orman ekosistemi genişliği 523,1’e
  • toplam orman suçu sayısı 158,7’ye
  • “devlet ormanı” sayılan yerleri işgal suçu sayısı 203,3’e
  • işgal edilen “devlet ormanı” sayılan yerlerin genişliği 211,3’e
  • gerçek ve tüzel kişilere “devlet ormanı” sayılan yerlerde “özel ağaçlandırma”[3] adı altında izin verilen alan genişliği de 171’e çıkmıştır.

Ama artan başka gelişmeler de yaşanmıştır. Örneğin yine, 2015-2019 döneminde 100 olan odunsu ürün hasadı 137,

  • “devlet ormanı” sayılan yerlerden ayrılıp yirmi yıllığına kiralanabilen “orman parkı” sayısı 131,4
  • ve ayrılan “orman parkı” genişliği 136,1
  • odun dışı orman ürünü hasadıysa 110,
  • özellikle verimli orman ekosistemlerinin çoğunluk yabancı türlerle “endüstriyel plantasyonlara” dönüştürme 217

olmuştur. Ek olarak, 2015-2024 döneminde,

  • 6831 sayılı Orman Kanunu 13 kez değiştirilmiş, 6 yeni “ek madde” ile 5 de yeni “geçici madde” getirilmiş;
  • “devlet ormanı” sayılan 188,9 bin hektar, 6831 sayılı yasanın ünlü “2B” uygulamasıyla “orman niteliğini yitirmiştir” gerekçesiyle hukuksal olarak “orman” sayılmamış;
  • Yine 6831 sayılı yasaya 2018 yılında getirile Ek madde 16’yla da yaklaşık 9 bin hektar

“…bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanlar, Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına…” çıkarılmış; “devlet ormanı” sayılan toplam 340,9 bin hektar alanda 41,4 bin tahsis yapılmıştır vb.

Bu bağlamda birçok tamim ve tebliğde yapılan değişikliklerin bir yandan ilgili yasayla çeliştiğinden bir yanda da ilgili yasalarda yer verilmeyen kuralları içerdiğinden söz etmiyorum bile… Yalnız “haksızlık” yapmamak amacıyla belirteyim: Orman ekosistemlerinin niteliğinin iyileştirilmesi, dolayısıyla devamlılığının sağlanması yönünden önem taşıyan “olumlu” sayılabilecek çalışmalar da yapılıyor:

Etkinlikler (Hektar)2015-20192020-2024(2015-2019)=100
Doğal Gençleştirme129575241283186
“Suni” Gençleştirme4476084508189
Bakım27795163103723112
Toplam29538513429514116

Doğaldır ki, bu etkinliklerin de nerelerde, hangi amaçlarla yapıldığı ve ne denli başarılı olduğunun da sorgulanması gerekiyor.

Öte yandan aynı dönemlerde ormancılığımızda gerçekten “geniş anlamda kamu yararına” olduğu söylenebilecek düzenleme ve uygulamalar da yapılmıştır kuşkusuz. Ancak. Bana sorarsanız bunlar öylesine az ki…

Bu gerçekleşmeler karşısında; “Bu nasıl yeşil vatan sevdası?” sorusunun sizin de aklına geldiğini sanıyorum.

Benim “yeşil vatan sevdamın” gerekleri… Ancak “geniş anlamda kamu yararı”, daha açık bir söyleyişle; yalnızca insanların, onların da bir kesiminin değil, canlı cansız tüm doğal varlık ve süreçler arasında hiçbir ayrım yapılmadan demokratik süreçlerle tasarlanıp planlanarak yürütülecek etkinliklerle yerine getirilebilir. Ne var ki siyasal iktidarın 2017 yılında gündeme getirdiği “İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman” vb yaklaşım, söylem ile uygulamalar bu doğrultuda değil!

Öte yandan, yeri gelmişken ülkemizde iyiden iyiye popülizmin bir aracına dönüştürülen ağaçlandırma etkinliklerinin “olmazsa olmaz” koşullarını “n.” kez anımsatayım. Ağaçlandırma, fidan dikimine indirgenemeyecek denli son derece karmaşık bir süreçtir! Bu süreçte amaca ulaşılana değin çeşitli işlemlerin sıra düzenli ve tümleşik olarak planlanarak yapılması zorunludur.

Ağaçlandırma amacı ile yapılacağı yerin ekolojik koşulları, tür seçiminden zamanlamasına, tekniğine ve bakımına değin süreç boyunca yapılması gereken tüm işlemleri belirlemesi gerekiyor. Ağaçlandırma sürecinde tüm işlemlerin uzmanlaşmış kişilerce yapılmasıysa, “olmazsa olmaz” bir koşuldur.

Azıcık ormancılık bilgisi olan herkesin bilebileceği bu gerçeklikler tüm açıklığıyla ortadayken, popülist etkinliklerle yurttaşlara sağa sola fidan diktirilmesi, kaynak savurganlığına, yanı sıra, genetik kirlenmeye, kimi yörelerdeyse toplumsal anlaşmazlıklara bile yol açabilecektir. Geçmiş yıllarda yapılan böylesi “dostlar alışverişte görsün” türden etkinliklerin sonuçları ortadadır.

***

Bence yapılması gereken…

Öncelikle ilgili herkesin bildiği yıllarca sergilenen nesnel kimi gerçeklerin anımsanması ve gereğinin gerektiği gibi yapılmasıdır. Sözgelimi OGM’nin saptamalarına göre ülkemizde toplam 23,4 milyon hektar hukuksal olarak “devlet ormanı” sayılıyor. Bu alanın 2024 yılında bile %41’i “bozuk” ya da “verimsiz” yahut “boşluklu kapalı” sayılan niteliktedir.

Orman ekosistemlerinin ülke yüzeyine dağılımı, ağırlıkla ekolojik koşullar nedeniyle de olsa hem nitelik hem de nicelik olarak “dengesizdir”.

Ülkemiz yüzölçümünün %,28’sinde “çok hafif”, %13’ünde “hafif”, %7,9’ünde “orta”, %6’sında “şiddetli” ve %6,7’sinde “çok şiddetli” toprak aşınımı ve taşınımı oluyor. Öyle ki, toprak aşınımının %66’sı otlaklarda, %8,7’si çoğunlukla bitkisel ürün tarımı yapılan yerlerde, %4,2’siyse “orman” sayılan alanlarda gerçekleşiyor.

Dolayısıyla, ülkemizde ağaçlandırma çalışmalarının temel hedefinin, popülist, daha açık bir söyleyişle göz boyamacı etkinlikler olmaması gerekiyor.

Savım şu:

Ülkemizde ağaçlandırma çalışmalarının, amaçları ve öncelikleri yörelerin ekolojik, toplumsal ve kültürel yapısına göre değişmek koşuluyla “verimsiz”/”bozuk” sayılan orman ekosistemlerinin iklim değişikliklerine karşı görece dirençli olabilecek biçimde onarılmasına, toprak aşınımı ve taşınımın en aza indirilmesi ile olumsuz iklim değişikliklerine karşı görece dirençli yeni orman ekosistemlerinin oluşturulmasına yönelik olması zorunludur.

Açıktır ki, bu da ekolojik havzalar ölçeğinde demokratik bir düzende hazırlanacak çok boyutlu ve uzun dönemli planlama çalışmalarıyla yerine getirilebilecek bir zorunluluktur. Ormancılığımız bu son derece zorlu işin üstesinden gelinebilmesi için gerekli deneyim ve bilgi birikimini henüz tümüyle yitirmemiştir.

[1] Kaynak: https://www.ogm.gov.tr/tr/e-kutuphane/resmi-istatistikler, erişim 5 Kasım 2024.

Belki anımsarsınız: 2019 yılında İzmir dolaylarındaki büyük orman yangınları kamuoyunda daha önceleri ülkemizde pek görülmedik bir tepkiye neden olmuştu. Ardından 2021 yılında özellikle Akdeniz Bölgesinde son yetmiş beş yılının en büyük orman yangını yıkımları gündeme gelmişti. OGM bu yıkımların kamuoyunda yol açtığı tepkileri “küresel iklim değişikliği/ısınma” gerekçesi ve “ağaçlandırma popülizmiyle” göğüslemeye çabalamıştı. Ben bu çabaların, deyim yerindeyse, “günahları boyunlarına”, ormancılığımızda 2019 öncesi ve sonrasındaki kimi gelişmeleri perdeleme amacının ürünü olduğunu düşünüyorum.

[2] Gerçeğin ortaya çıkması anlamında bir deyim: “Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakeresi”. (Söylentiye göre 18. yüzyılda yaşamış Mesnevi sanatkarlarından Sümbülzade Vehbi, aceleyle sokağa çıkarken giydiği giysi kadınların giydiği feraceye benziyormuş. Önce şaşıran ama sonra gerçeği öğrenen esnaf, içinde düştüğü yanılsamadan hareketle “Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi” deyimini üretmiş.

[3] Bu kapsamda “bozuk ya da verimsiz devlet ormanı” sayılmış yerlerde bir yandan çoğunlukla kestane, ceviz, badem vb türlerle özel meyvelikler ile zeytinlikler oluşturtuluyor, bir yandan da güzelim maki ekosistemlerindeki yabanıl zeytin ağaçları -“delice”- aşılattırılıyor. Ek olarak, OGM de “gelir getirici” ağaççık türleriyle “ağaçlandırmalar” yapıp yöredeki köylülerin yararlanmasına bırakıyor. (Reklam yapmak gibi olmasın, ayrıntılı bilgi için Cinius tarafından 2023 yılında yayımlanan “Ormanlarımızdaki Yeşil Yangınlar” başlıklı araştırmamda yararlanabilirsiniz.)

Milli Ağaçlandırma Günü Ormancılık Ormansızlaştırma Yücel Çağlar
Bizi takip edin Bizi takip edin Bizi takip edin Bizi takip edin
Share. Twitter Facebook Email Telegram

Öne Çıkan Yazılar

Asbest: Neoliberal Zehir

Tom White

Teknolojik İlerlemenin Ve Yeşil Dönüşümün Yeni Boyutu: Nadir Metaller Savaşı

Levent Büyükbozkırlı

Nadir Toprak Elementleri, Yeşil Kapitalizm ve Beylikova

Cahit Akın

Toprak Yaşam, Maden Zehir

Umut Şener

Doğayı Yok Etmek İçin Geliştirilen Teknolojiler İnsanlığa Ne Fayda Sağlar

Levent Büyükbozkırlı

Zamantı Irmağı’nda Kuraklık Alarmı

Jineps Gazetesi
Son Yazılar

Ormancılığımız Üzerine “Sessiz Tartışmalar”: “Milli Ağaçlandırma Günü”

12 Kasım 2025

Asbest: Neoliberal Zehir

9 Kasım 2025

Teknolojik İlerlemenin Ve Yeşil Dönüşümün Yeni Boyutu: Nadir Metaller Savaşı

4 Kasım 2025

Sınıf Bilgisine Sahip İklim Siyaseti

4 Kasım 2025

İklim Bilgisine Sahip Sınıf Siyaseti

4 Kasım 2025
Arşiv
POLEN EKOLOJİ KİTAPLIĞI

Tek İstediğimiz Dünya

4 Ağustos 2025

Kızıl Ekolojik Devrim

13 Mayıs 2025

Çoklu Krizler Çağında İktisadi Kalkınma, Büyüme ve Ekoloji

8 Nisan 2025

Çernobil

10 Şubat 2024

Marx Ve Yeryüzü

10 Şubat 2024
Hakkımızda
Hakkımızda

POLEN Ekoloji olarak, ekolojik mücadelenin kapitalizme karşı toplumsal kurtuluş mücadelesinin bir parçası ve onun tümüne sirayet edecek biçimde, örgütlü olarak sürdürülmesi gerektiğini düşünen, bu doğrultuda yeni bir program ve stratejinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesinde yol arkadaşlığı yapmak isteyen herkesi kolektifimize ortak olmaya çağırıyoruz.
iletişim: bilgi@polenekoloji.org - polenekoloji@gmail.com

X (Twitter) Facebook YouTube Instagram
İçerikler

Ormancılığımız Üzerine “Sessiz Tartışmalar”: “Milli Ağaçlandırma Günü”

12 Kasım 2025

Kolombiya – Seferberliğin Beş Günü: Direnmeye Devam Ediyoruz

10 Kasım 2025

Asbest: Neoliberal Zehir

9 Kasım 2025

Teknolojik İlerlemenin Ve Yeşil Dönüşümün Yeni Boyutu: Nadir Metaller Savaşı

4 Kasım 2025
1 2 3 … 122 Next
Polen Ekoloji’ye Katıl


Kolektif’e Katıl

Destek Ol

Hızlı Destek

Enstitü Seminerlerine Katıl

Bize yaz

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.