Yazar: Polen Ekoloji

Didem Baskın Embleton tarafından çevrilen içeriği, nükleer enerjiye ilişkin gerçekleri farklı boyutları ile özetleyen bir kaynak olarak paylaşıyoruz. Nükleer enerji Kirli enerji firmaları insanları sera gazlarını azaltmak ve iklim krizini durdurmak için nükleer enerjinin gerekli olduğuna inandırmayı istiyorlar. Yanlış! Nükleer enerji çok kirlidir, çok tehlikelidir, çok pahalıdır ve çok yavaştır. Üretiminin herhangi bir safhasında çevresel adaletsizliğe ve insan hakları ihlallerine yol açar. Uranyum yakıt zinciri ve nükleer felaketler iklim değişikliğinin tehlikelerini daha kötü hale getirirler. Nükleer santraller için harcanan para yenilenebilir enerji kaynakları sağlanmasını engeller. Çok kirli Nükleer rektörler elektriği su kaynatarak üretirler. Bunu yapmak için uranyum atomlarını zincir reaksiyon…

Devamını Oku

Polen Dergi’nin 2. sayısını buradan indirebilirsiniz. Polen Dergi Aralık sayısına Kasım ayında yapılan COP26 zirvesiyle başlıyor. Elif Cansu İlhan zirvenin kısa bir özetiyle birlikte alınan kararların bağlayıcılığını ve çözüm üretme gücünün düşüklüğünü tartışıyor. Cemil Aksu ise COP26’nın beklenen başarısızlığıyla birlikte Türkiye’de kurulan COP26 Koalisyonuna değiniyor. Asya Yaşarikiz, zirvenin başarısızlığıyla antikapitalist ekoloji mücadelesi yükselmelidir diyor. Polen Ekoloji olarak bizim de dahil olduğumuz 200’den fazla örgüt ve hareketin imzalamasıyla başlayan Glasgow Anlaşması hareketi ise önümüzdeki dönemin yükselen hareketi olacak. Bu sayımızda anlaşmanın çevirisini yayınlıyoruz. Sermayenin yeşillenme projelerini anlatan kavram “greenwashing”i Helin Nur Güler aktarıyor. Ardından nükleere inat kadranında emek ve ekoloji hareketlerinin…

Devamını Oku

Polen Dergi’nin 1. sayısını buradan indirebilirsiniz. Polen’den merhaba… Polen Ekoloji Kolektifi olarak 2019’da Alamos Gold’a karşı uzun süreli bir mücadeleyi var eden Kazdağları direnişinin en hararetli günleri sırasında kuruluşumuzu ilan ederek esasında mevcut hareketin içinden gelen, pratiğin içinden beslenen bir teorinin bizi daha büyük hedeflere yönlendireceğinin de bilincindeydik. Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında çok uzun yıllardır kendiliğinden ve örgütlü bir çevre ve ekoloji hareketinden söz etmek mümkün olsa da yola çıkarken belirttiğimiz gibi bu harekete marksizmin teorik ve pratik birikimiyle dahil olmak, etkileşim içinde karşılıklı olarak evrilmek, gelişmek de ancak böyle bir anlayışla mümkün olabilirdi. Bazı acil sorunlarımız var bu coğrafyada.…

Devamını Oku

Ekoloji Birliği ve Polen Ekoloji Kolektifi tarafından düzenlenen ve 26-27 Haziran tarihlerinde online olarak gerçekleşen Madenciliğin Politik Ekolojisi Sempozyumu’nun Bildiriler Kitabı yayımlandı. Online olarak yayımlanan kitapta Sempozyum’daki sunumların yeniden elden geçirilmesiyle oluşturulan makaleler ve forum bölümlerindeki tartışmalar ile yorumlar yer alıyor. Dört oturum olarak düzenlenen Sempozyum’un kitabı da dört bölümden oluşuyor. Madenciliğin Politik Ekonomisi başlığını taşıyan birinci bölümde Ahmet Haşim Köse’nin “Para ve Meta Olarak Altın: Tarihsel Eğilimler” makalesinde kapitalist sistemin işleyişi bakımından spesifik bir meta olarak para ve altın rolü ve “değeri” üzerine duruluyor. “Ekstraktif Kapitalizm ve Ulusötesi Maden Şirketleri” başlıklı makalede ise M. Gürsan Şenalp, küresel üretim, ticaret…

Devamını Oku

Kapitalizmin ekolojik yıkımı hızlanarak ilerlerken emekçi ve ezilen insanlığı felaketlerle baş başa bırakmaya devam ediyor. Son yıllarda sürekli daha önce görülmemiş boyutları aşan felaketler özellikle yaz mevsiminde daha sık görülmeye başladı. Kasırga, aşırı yağış ve sellerle birlikte kuraklık, sıcaklık dalgaları ve orman yangınları üst üste yaşanırken kirlilik kaynaklı müsilaj gibi felaketlerle toplu canlı kayıpları, ekosistemlerin geri döndürülemez bozulmaları durumu daha da vahimleştiriyor. Bunların hiçbirinin “doğal” afetler olduğu iddia edilemez. İklim bilimi aşırı iklim olaylarının, kapitalist üretim tarzının neden olduğu sera gazları ve atıkların atmosfer, hidrosfer ve diğer kritik madde döngülerini bir altüst oluşa sürüklemesi nedeniyle gerçekleştiğini artık kesinlik düzeyinde bir…

Devamını Oku

Yeni Yaşam Gazetesi’nden Miheme Porgebol, Polen Ekoloji’ye son orman yangınlarından hemen önce yürürülüğe giren Turizm Teşvik Kanunu’ndaki değişiklikleri sordu. Kolektifimizden Onur Yılmaz’ın verdiği cevaplara ayrıca gazetenin internet sitesi üzerinden de ulaşabilirsiniz. 1)Turizm Teşvik Kanunu nedir ve yapılan değişiklikle ilgili bilgi verebilir misiniz? Değişiklik ne zaman yapıldı, neye dayanarak yapıldı, neden böyle bir ihtiyaç görüldü? Turizmi Teşvik Kanunu 1982 yılında yürürlüğe girmiş ve 12 Eylül darbesinin ardından ülkenin neoliberal dönüşümünde hızla otel ve yatak kapasitesinin artması sürecinde düzenleyici bir kanun olarak işlev görmüştür. Turizmin, ekonomisi dış finansmana bağlı olan Türkiye için önemi yıllar içinde bu sayede artmış, döviz girdisini artırmak…

Devamını Oku

Yirmi birinci yüzyılın politik gidişatını belirleyecek en önemli unsurlardan birisi kuşkusuz ekolojik felaketler ve bunlara karşı verilen kolektif tepkiler olacak. Sınıf savaşı, sermaye birikiminin dayanakları, kendini dayatan ataerki ve ırkçılık, giderek saldırganlaşan emperyalizm – kısacası kapitalist toplumun bütün çelişkileri yaşamın bu maddi zemininde ve onun dönüşümünde yoğunlaşmış olarak karşımıza çıkıyor. Kapitalizmin yarattığı sosyal ve ekolojik tahribat karşısında geniş kitlelerde müesses nizamdan, mevcut demokrasi tahayüllerinden ve politik araçlardan kopuş emareleri gözlemleniyor. Bu bağlamda bir yandan ekofaşizmin ayak sesleri yükselirken, diğer yandan sistem değişikliği fikri de – hegemonik olmamakla beraber – giderek bilince çıkıyor. Fakat mevcut yıkım koşullarında bunun nasıl gerçekleşeceği sorusuna…

Devamını Oku

Bünyesinde yüzlerce bilim insanının çalıştığı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) en son 2013’te yayınladığı 5. değerlendirme raporunun ardından iklim krizine dair en kapsamlı değerlendirmesini önümüzdeki yıl 6. değerlendirme raporuyla paylaşacak. 9 Ağustos günü ise bu dört bölümlük nihai raporun ilk ara değerlendirmesi paylaşılacak. Rapora dair okurken yine karnımıza ağrıların gireceği yorumlar birkaç gün boyunca önümüzde olacak. İklim krizi mevcut üretim tarzının ve üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak insanlık tarihindeki belki de en büyük tehdit anlamına geliyor. İklim bilimi iklime dair bu en kritik bulguları ortaya koyarken krize dair reçeteler onları aşan politik mücadelenin konusu. Ancak bilimde belirli kesinlikler vardır, müzakereye…

Devamını Oku

Hazırlayanlar: Sultan Gülsün, İbrahim Erkol Hükümetlerin Taahhüdü Paris Anlaşması Neydi ve Neden Başarı Sağlayamadı? İklim krizi, sınır ve gelişmişlik düzeyi gözetmeksizin dünyanın tamamını etkileyen küresel bir sınamaya dönüştü. 2020 yılı sonrasındaki iklim rejiminin çerçevesini oluşturarak karbon emisyonu azaltım hedeflerinde devletler arasında kağıt üzerinde de olsa bir tür konsensüs sağlayan Paris Anlaşması, 2015 yılında Paris’te düzenlenen 21. Taraflar Konferansı’nda (COP-21) kabul edilmiş ve küresel sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan en az 55 tarafın onaylamasıyla 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmişti. Paris Anlaşması’nın en belirgin özelliği tüm ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış ve göreceli kabiliyetlerine göre sorumluluklar” üstlenmesi anlayışına dayanmasıydı; ancak bazı ülkeler…

Devamını Oku

Temmuz ayı ekolojik ihtilaflar raporunda takibini yaptığımız 61 eylem, hukuki gelişme, ihtilafa dair gelişme, raporlama, kazanım ya da yeni ekolojik yıkım haberi yer aldı. Elbette ki, bu aylık bültenleri hazırlamaya başladığımızda da belirttiğimiz gibi bu haberler tüm ekolojik gelişmeleri kapsamadığı gibi buradaki tasnifteki birçok gelişme birden fazla başlık altına girebilmektedir. Yagınlardaki biyoçeşitlilik kaybını örneğin ayrıca o başlık altında belirtmesek ya da flamingoların ölümü aynı zamanda kuraklıkla ilgili bir durum olsa da meselelelerin çok boyutlu olduğu gözden kaçırılmamalı. İhtilaf Başlıkları Vaka Sayısı İklim Krizi ve Orman Yangınları 8 Enerji Santralleri 14 Çevresel Kirlilik 10 Doğa Tahribatı ve Ormansızlaştırma 3 Madencilik 9…

Devamını Oku